Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Asım Akansoy’un sosyal medya açıklaması şu şekilde:
“Kamu Yararı Rant Düzenine Feda Edilemez!
Bu konu yeni değil. Fiber Optik altyapı meselesi uzun zamandır gündemde ve yerli firmalarımız, bu alanda hükümetle yoğun görüşmeler yürütüyor. Fiber to Home (FTTH) teknolojisi olarak bilinen bu proje, yalnızca teknik bir gelişme değil; ülkenin dijital geleceğini, ekonomik bağımsızlığını ve bilgi egemenliğini doğrudan ilgilendiren stratejik bir yatırımdır.
Bugün hızlı ve kesintisiz internet olmadan bir ülkenin eğitimde, ekonomide ve kamu hizmetlerinde rekabet edebilmesi imkânsızdır. Bu nedenle fiber altyapı yatırımı, bir kamu hizmeti olarak görülmeli ve kamu yararı esasına göre planlanmalıdır.
Ancak ne yazık ki hükümet, yine aynı hatayı tekrarlıyor: Yerli firmalarla görüşüp süreci başlatıyor, ardından hiçbir ihale yapılmadan işi Türk Telekom’a devrediyor. Yani rekabet yok, şeffaflık yok, kamusal denetim yok. Kısacası halkın malı ve hakkı, bir protokolle özel bir şirkete teslim ediliyor.
Oysa bu ülkenin mühendisleri, teknisyenleri, girişimcileri yıllardır bu altyapıyı kurabilecek teknik bilgiye ve kapasiteye sahip. “Yerli firmalar yapamaz” söylemi, hem haksız hem de onur kırıcıdır. İnternet Servis Sağlayıcıları Birliği (İSSB)’nin açıklaması da bunu teyit ediyor: Sorun firmaların yetersizliği değil, devletin bilerek ve isteyerek önlerini kapatmasıdır.
İSSB açıkça ifade etti: Telekomünikasyon Dairesi’nin altyapısı, halkın menfaatinden uzak şekilde, belirli çevrelere peşkeş çekiliyor. Bu sürecin sorumluluğu, karar mercii olan hükümette, özellikle de Bakan Erhan Arıklı ve Başbakan Ünal Üstel’dedir.
Şimdi Türk Telekom ile yapılan protokole bakalım.
Sevgili Salahi Şahiner’in Meclis’te açıkladığı gibi:
• Bu protokol, 25 yıl boyunca devlete sadece yüzde 5 kar payı öngörüyor.
• Şirket, Telefon Dairesi’nin mevcut gelirlerine ve altyapısına ortak ediliyor.
• Fiber hatların geçtiği her bölgede vatandaş, 25 yıl boyunca başka bir sağlayıcıdan hizmet alamayacak.
• Yani tam bir tekel düzeni kuruluyor.
Üstelik şirket, altyapı yatırımı dahi yapmadan, mevcut logarları ve yer altı sistemlerini kullanacak. Yeni santral, soğutma sistemi, enerji altyapısı yatırımları? Yok. Tüm bunlar Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın omzuna yıkılmış durumda. Yani şirket minimum harcama ile maksimum kar sağlayacak. Bu düzenin adı nettir: peşkeş.
Bu protokol, halkın cebinden alınan paranın özel bir tekele aktarılmasından başka bir şey değildir. 25 yıl boyunca vatandaş hem rekabetten mahrum kalacak hem de pahalı hizmete mahkûm edilecektir.
Kısacası; bu proje artık bir teknoloji meselesi olmaktan çıktı; ülkenin dijital gücü ve yetkilerini ilgilendiren siyasal bir meseledir.
Kamu yararı gözardı edilip, halkın 25 yıllık geleceği ipotek altına alınamaz.”






