Bir zamanlar, uzaklarda değil, hemen bizim buradaki Bulli Ülkesinde Bulli'nin tam kalbinde "Ekonomik Çok Gerçeklik ve Acayiplikler Kurumu" adında çok gizli bir devlet kurumu vardı.
Bu kurum öyle gizliydi ki, Maliye ve Ekonomi Bakanlığı bile onun varlığından habersizdi.
Bakanlığın merkezinde, sadece 1,5 yıldır çalışan bir hesap makinesi vardı. Markası Kasıyo idi. Model 1978. Namı diğer Kudretli Kamil'di.
Kendisine neden böyle denildiği bilinmezdi ama her bütçe açığını hesaplayan oydu. Uçanın kaçanın Danışıldığı oydu...
Ha Babam Başbakanı, Bakanları ofiste, toplantı odasında, televizyonlarda, kıstırdığı her yerde panik halinde uyarır, aman dikkat edin efendiler diye ekranına yazardı. Tepesindeki kırmızı ışıkçığı sürekli parlardı.
Her döviz krizinde sinir krizi geçiren de yine oydu.
Anlattığı şeylerin anlaşılmamasından şikayet ederdi.
Bir gün Kudretli Kamil, bir memurun "Abi bu açığı da ZDDG'den (Zor Durumda Devreye Girer) ülkesinden gelen kaynağa yazalım, sonra dosyayı unuturuz" demesiyle artık dayanamadı, Kudretli Kamil bir anda patladı.
Kendini masadan aşağıya şöyle bir attı.
"Yeter lan!" diye bağırdı. Evet, bir hesap makinesi konuşuyordu artık. "Bir yıldır aynı şeyi hesaplıyorum ! Açık var, destek gelmedi, faizler arttı, fiyatlar uçtu, sonra da 'Sabır Milletim' mesajları veriyorum !
Benden bu kadar !" dedi.
Ortalık karıştı.
Başbakanlıkta kriz yönetim kurulu toplantıya çağırıldı. Başbakanlık Müsteşarı, elinde not defteriyle geldi.
“Ne oldu burada?” diye sordu.
Maliye müsteşarı hafifçe eğildi,
“Gardaş, hesap makinesi yine isyan etti, kendini masadan aşağıya attı, dile geldi."
Müsteşar kaşlarını çattı,
“Yeni model alın gitsin, ne bu tantana ?”
Yeni model geldi, iyi de geldi, onun da bir günde, geldiği gibi beyni yandı. Çünkü Bulli Ülkesinde bir mucize vardı,
Ne kadar hesap yaparsan yap, sonucun hiçbir anlamı yoktu.
Bir yıl sonra döviz kuru yine fırlar, maaşlar döviz kredilerine yetişmez, her şey yeniden başlardı. Hatta sırf bu yüzden Devletin adını değiştirmek isteyenler bile oldu.
Restart Bulli Ülkesi.
Yıl sonuna gelindi, Gelir-Gider lotosu başladı...
"Bu yıl ne kadar gelir bekliyorsunuz?"
Efendim "İnşallah Maşallah 120 milyar Turkish Gayme."
"Bu yıl ne kadar gider olacak?"
Efendim "İnşallah Maşallah 180 milyar Turkish Gayme."
Bu lotolar üzerine sayın Başbakanın da kafası attı, bundan sonra devlette özel sektör iş modeline geçiyorum dedi, herkes kendi personelinin brüt maaşının minimum 2 katı kadar kar edecek. Yasadır.
Resmi Gazetede derhal yayınlansın.
İlk bayrağı çeken ve ikinci günde iflastayım, ben bittim diyen, hafif milli görünümlü, biraz orayental, biraz ortanın solu, bol devrimci, az tuzlu, Görgü Bakanlığı oldu, bu Bakanlığın personel sayısı bütçesi ve gideri o kadar büyüktü ki, içinden bir Bulli Ülkesi daha çıkardı.
Zaten Bakanlıkta ha babam oturma eylemi vardı.
Sonunda Devlet şöyle bir karar aldı,
"Bütçe artık Google Forms ile hazırlanacaktır."
Tüm Bakanlar online formu doldurdu, online olduğu için rakamlar havada uçtu, bana bu kadar bütçe, benim neyim eksik banada bu kadar...
Hoppala, Google Formsda beyni yaktı, o bile en sonunda hata verdi, ekranına koyverdi...
"Form mantıksal tutarsızlık içeriyor. Lütfen gerçekçi olunuz."
Bakanlar işin içinden çıkamayınca hemen ulu muhalefet Dervish Tarçına gittiler, Dervish Tarçın konuyu yine anlamadı ve her zamanki gibi ben oynamıyorum yerim dar diyerek, sendikalarla birlikte eyleme gitti.
Sonuç olarak Bulli Ülkesi ekonomisi, bu muhalefete rağmen hala ayakta, çünkü mucizelerle çalışıyor.
Bir gün Kudretli Kamil, Bakanlığa geri döner mi bilinmez ama şu bir gerçek,
Burada ekonomiyle uğraşmak, mantıkla satranç oynamaya benzemez. Burada herkesin bir planı ince ince hesabı vardır, sabuna basıp kayan çok olur, ama döviz kuru bu hesaplardan daha hızlıdır.