Tatar, konuşmasında pasaport meselesine değinerek, “Böyle bir şey mümkün değil” ifadesini kullandı ve kendisinin konuyu her toplantıda gündeme getirdiğini belirtti. Güney Kıbrıs’ta karma evliliklerden doğan çocukların bazılarının kimlik alırken bazılarının alamadığına dikkat çeken Tatar, bunun temelinin anne veya babalardan birinin Türkiye kökenli olmasına dayandığını savundu.
New York’taki bir toplantıda konuyu Hristodulidis’e ve diğer yetkililere de ilettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı, BM görevlilerinin de not tuttuğunu kaydetti. Tatar, Hristodulidis’in “Bu AB’nin kararı” yanıtını verdiğini öne sürerken, Yunanistan Dışişleri Bakanı’na da “Siz hukuk profesörüsünüz, nasıl böyle bir ayrımcılık yapıyorsunuz?” diye sorduğunu anlattı. Tatar, karşı taraftan yanıt gelmediğini belirterek niyetin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin birliğini bozmak olduğunu savundu.
Siyasi rakiplerini de eleştiren Tatar, Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Tufan Erhürman, Mehmet Ali Talat ve Mustafa Akıncı’nın neden bu sorunu çözemediğini sorguladı. Eski liderlerin sorunu çözememiş olmasının, kendisine yönelik eleştirilerde kullanılacağını öne sürdü ve söz konusu vaatleri “boş” olarak nitelendirdi.
Cumhurbaşkanı, demokrasi içinde herkesin görüşlerini dile getirebileceğini ancak dürüst olunması gerektiğini vurguladı. “Boş vaatlerle insan kandırmakla bu işler olmuyor” diyen Tatar, kendi siyasetinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınırlığını artırmak olduğunu belirterek iki devlet tezini savunduğunu söyledi. “Bugün ne zaman tanınacağız?” sorusuna ise net bir tarih veremeyeceğini kabul etti, ancak tanınırlığın artırılmasının siyasetinin önceliği olduğunu vurguladı.
Program sırasında Tatar’ın ifadeleri, pasaport ve kimlik uygulamalarına ilişkin mevcut tartışmalar ile Kuzey Kıbrıs’ın diplomatik statüsüne odaklanan siyasi söylemin devam ettiğini gösterdi.





