Evlilik Sürecini Neden Bitirmekte Zorlanıyoruz?

İnsan hayatının en zor kararlarından biri bir evliliği sonlandırmaktır. Çoğu zaman kalbimizle çoktan bitirdiğimizi hissetsek bile, resmî olarak ya da fiilen noktayı koymakta zorlanırız. Dışarıdan bakanlar için bu bir “kararsızlık” gibi görünebilir. Oysa işin içinde çok daha derin, psikolojik nedenler vardır. Öncelikle şunu bilmeliyiz: Ayrılık yalnızca iki insanın yollarını ayırması değildir. Evliliği bitirmek; alışkanlıkları, güven duygusunu, hayalleri ve bazen kimliğimizin bir parçasını geride

Abone Ol

Bağlanma biçimlerimiz burada çok önemli bir rol oynar. Çocuklukta ebeveynlerimizle kurduğumuz ilişki, yetişkinlikte romantik ilişkilerimize taşınır. Kaygılı bağlanan bir kişi için boşanma, sadece eşinden ayrılmak değil; tüm dünyada yapayalnız kalmak gibi hissedilir. Bu nedenle, mutsuz olsa bile ayrılığı geciktirebilir.

Bir diğer neden ise alışkanlıkların gücüdür. İnsan beyni düzeni sever; bilinen şey, her zaman güvenli gelir. Yıllarca aynı eve, aynı rutine alışan biri için boşanmak, yalnızca eşinden ayrılmak değil; bildiği tüm düzeni terk etmektir. Çoğu kişi, artık mutlu olmadığını bilse bile eve girince tanıdık bir sesin, kokunun ya da ışığın varlığında bir güven bulur. İşte bu küçük ayrıntılar, insanı evliliğe tutunmaya devam ettirebilir.

Elbette toplumsal baskılar da çok etkili. “El âlem ne der?”, “Çocuklarım eksik hissetmesin” ya da “Ailem üzülmesin” düşüncesi, bireysel mutluluğun önüne geçebilir. Bizim toplumumuzda boşanmak sadece iki kişinin ayrılığı olarak görülmez; sanki geniş ailelerin, çevrenin ve hatta komşuların da dahil olduğu bir meseleye dönüşür. Bu da süreci daha sancılı kılar.

Boşanma sürecinde birçok insanın yaşadığı bir diğer duygu suçluluk ve yetersizlik hissidir. Evliliğin bitmesini, “başaramadım” ya da “yeterince iyi bir eş olamadım” şeklinde yorumlayabilirler. Oysa evliliği bitirmek her zaman başarısızlık anlamına gelmez. Aksine, bazen bu adımı atabilmek olgunluk ve cesaret göstergesidir.

Bir de sevgi ile bağımlılığın karıştırılması vardır. Bazen sevgi tükenmiştir ama bağımlılık devam eder. Ayrılmak, sanki bir organını kaybetmek gibi gelir. Aslında bu durum, sağlıklı bir bağ değil, psikolojik bir bağımlılıktır. Ama içerden bakıldığında fark etmek çok kolay değildir.

Son olarak insan doğasının en güçlü eğilimlerinden biri olan umut devreye girer. “Belki bir gün düzelir”, “Bu son kavgamızdı” gibi düşüncelerle, insanlar bir türlü kopamaz. Beynimiz kayıptan kaçınmayı seçer, bu yüzden en küçük bir değişim ihtimaline bile tutunur. Tüm bunları düşündüğümüzde, evliliği bitirmekte zorlanmamız aslında zayıflık değil; insan olmanın doğal bir parçasıdır. Çünkü bağlanma, umut, alışkanlık ve sevgi hepimizi ayakta tutan duygular. Ama bazen bırakmak, kalmaktan daha sağlıklı bir seçimdir. Bunu fark etmek ise cesaret gerektirir.

Unutmayalım: Bir evliliği bitirmek sadece bir defteri kapatmak değildir. Aynı zamanda yeni bir sayfa açabilme gücünü kendimize tanımaktır. Ve belki de en önemlisi, bu sürecin bize öğrettiği şey şudur: Bitirmek de, tıpkı başlatmak gibi, hayatın doğal bir parçasıdır.