Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman’ın Türkiye ziyaretine ilişkin açıklamalarda bulunan Hasipoğlu, KKTC Cumhurbaşkanlarının ilk yurt dışı ziyaretini Türkiye’ye yapmasının bir teamül olduğunu hatırlatarak bunun bozulmadığını söyledi.
Hasipoğlu, Türkiye’nin her zaman Kıbrıs Türk halkının iradesine ve demokratik tercihine saygı duyduğunu vurgulayarak, verilen mesajların özellikle UBP açısından büyük önem taşıdığını kaydetti.
“Biz Ulusal Birlik Partisi olarak statünün eşitlenmesi gerektiğini, egemenlikten asla ödün verilmeyeceğini savunuyoruz. Ortaya çıkacak herhangi bir anlaşmada egemen eşit statümüzün kayıt altına alınması, Türkiye’nin etkin ve fiilî garantisinin ve müdahale hakkının korunması esastır. Ankara’nın resmi politikası, hükümetimizin duruşuyla tam uyum içindedir.”
“FEDERASYON MODELİ ARTIK GÜNDEMDE DEĞİLDİR”
Hasipoğlu, Erhürman’ın son açıklamalarında federasyon parametrelerine işaret eden bir tablo çizdiğini belirterek, bu modelin yıllar içinde tüketildiğini hatırlattı.
Eroğlu döneminde yönetim ve güç paylaşımı, toprak, mülkiyet, güvenlik ve garantiler başlıklarının BM parametreleri çerçevesinde müzakere edildiğini, toprak ve garantilerle ilgili kritik görüşmelerin ise Akıncı döneminde Ban Ki Moon gözetiminde yürütüldüğünü söyledi.
2017 Crans Montana sürecinin federasyon zeminindeki son girişim olduğunu kaydeden Hasipoğlu:
“Rum lider Anastasiadis masadan ‘sıfır asker, sıfır garanti’ diyerek kalktı. Dönemin Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu açıkça ‘Federasyon kapsamında görüşecek bir başlık kalmadı’ dedi. Federasyon defteri orada kapandı.”
Hasipoğlu, artık masaya ancak egemen eşitlik temelinde ve Türkiye’nin müdahale hakkının tartışılmayacağı bir zeminde oturulabileceğini ifade etti.
Rum tarafında ise Türk varlığını “istila” olarak niteleyen bir zihniyet bulunduğunu belirterek:
“Böylesi bir bakış açısında federasyon konuşmak mümkün değildir. Rum lideri yakın zamanda ‘ön koşulsuz masaya otururum’ derken, Sayın Erhürman’ın ön koşullar ileri sürmesi ayrıca dikkat çekicidir. Bir müzakere olacaksa, Sayın Tatar’ın bıraktığı yerden iki devletin iş birliğini konuşmak gerekir.”
“RUM EĞİTİM SİSTEMİ TÜRK NEFRETİ ÜRETİYOR”
Güney Kıbrıs’ta KKTC bayraklarının yakılması olayına da değinen Hasipoğlu, bunun tesadüf olmadığını, Rum toplumunda köklü bir Türk nefreti bulunduğunu söyledi.
Bu nefretin oluşmasında kilisenin siyasete müdahalesi ve Rum eğitim sisteminin kritik rol oynadığını belirten Hasipoğlu:
“Rum gençleri helenizm ve enosis fikriyle yetiştiriliyor. ELAM gibi aşırı sağ partilerin yükselişte olması da kaygı vericidir. Bu olaylara rağmen Rum liderliğinden tek bir kınama gelmemesi manidardır.”
“NORVEÇ’İN RUM YÖNETİMİNE SİLAH SATIŞI BARIŞA DEĞİL, GERGİNLEŞMEYE HİZMET EDER”
Norveç’in Güney Kıbrıs’a silah satışı kararının da bölge barışına hizmet etmeyeceğini belirten Hasipoğlu, buna en sert tepkinin Rum yönetimine yöneltilmesi gerektiğini söyledi.
“Yeni bir müzakere beklentisinin oluştuğu bir dönemde bu adım, çözüme değil çözümsüzlüğe yöneliktir. Rum tarafının tek hedefinin silahlanmak olduğu açıktır; bu beyhude bir çabadır.”
“ÇALIŞMA BAKANLIĞI OLARAK ÇOK GENİŞ BİR KESİME HİZMET VERİYORUZ”
2026 yılı için bakanlığın projelerine değinen Hasipoğlu, yarın Ankara’da T.C. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat Işıkhan ve T.C. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş ile önemli temaslarda bulunacaklarını söyledi.
Bakanlığın işçi, işveren, sigortalı, emekli, şehit ve gazi yakınları, engelli bireyler, kadınlar ve sosyal yardım alanlar gibi çok geniş bir kesime hizmet verdiğini hatırlatarak:
“164 bin sigortalımız var; yarısı vatandaş, yarısı yabancı uyruklu. Aktüeryal dengeyi korumak için yoğun bir çalışma yürütüyoruz. Kadınlara yüzde yüz prim desteğimiz, istihdam projelerimiz var. Yeni engelli rehabilitasyon merkezleri açacağız. Yaşlı bakım evleri ile huzurevlerine ilişkin yasa çalışmalarımız tamamlanmak üzere. Bu kurumların denetiminin bakanlığımıza geçmesini hedefliyoruz.”