Doren Erismen İstanbul’da…
Geçtiğimiz günlerde İstanbul’un kalbindeki Zorlu PSM’de çok özel bir deneyime tanıklık
ettim: Hermès In The Making. Adını uzun zamandır duyduğum bu sergi, 3 – 12 Ekim
tarihleri arasında şehre konuk oldu. İlk adımı attığınız anda sizi karşılayan şey bir vitrin değil,
adeta Hermès atölyelerinin kalbine kurulmuş bir zaman tüneli.
Hermès In The Making, dünya çapında gezici bir konsept. Etkinlik, ilk kez Kopenhag’da
başlamış ve ardından farklı şehirlerdeki sanat ve zanaat platformlarında ilgiyle karşılanmış.
İstanbul versiyonu ise bu konseptin Türkiye ayağını temsil ediyor. Hermès’in “zanaat
geleneğinin yaşaması ve aktarılması” idealiyle şekillenen bu sergi, ziyaretçiyi pasif bir
izleyiciden “deneyimleyen bir yol arkadaşı”na dönüştürüyor.
Zanaatkârlarla Buluşmak
Bir moda tasaımcısı olarak benim için en unutulmaz olan, yıllardır Hermès’te çalışan
zanaatkârlarla bir araya gelip yarattıkları sanat eserlerinin arka hikayelerini dinlemekti. Bir
ustanın ellerinde deri, sadece bir materyal değil; nefes alan, şekil kazanan bir varlık. Bir
başka usta, ipek eşarbın her katmanını sabırla basarken bana “her renk ayrı bir şiirdir” dedi. O
an, bir aksesuarın aslında nasıl bir sabır, disiplin ve tutkuyla hayat bulduğunu yeniden fark
ettim.
Sergide Neler Var?
Hermès In The Making’in en güzel yanı, ziyaretçiyi pasif bir seyirci olmaktan çıkarıp sürecin
içine dahil etmesi.• Birkin ve Kelly’nin doğumuna tanıklık ediyorsunuz; deri parçalarının ustaların
ellerinde nasıl yavaş yavaş ikona dönüştüğünü görmek büyüleyici.
• İpek baskı alanında fularlara tek tek katman katman renk verilirken o ritmi izlemek,
adeta resim atölyesinde sanatçıların fırça darbelerine bakmak gibi.
• Porselen boyamada incecik detayların, fırın öncesi titiz hazırlığın nasıl yapıldığını
yakından gözlemleyebiliyorsunuz.
• Mücevher ve saat bölümleri ise sabır ve inceliğin doruk noktası… minik taşların tek
tek yerleştirilişi, zamanla kurulan o sonsuz bağ.
• Ve en önemlisi: tamir ve yeniden hayat verme fikri. Hermès için “bir nesne ömürlü
olmalı” anlayışı çok güçlü. Çantaların, eşyaların onarılarak yeniden kullanılmasını
izlemek bana sürdürülebilirliğin lüksün özünde olduğunu hatırlattı.
Atmosferin Büyüsü
Kalabalık vardı ama ilginçtir, her köşede derin bir sessizlik hakimdi. Sanki herkes aynı
saygıyla, ustaların ellerindeki hareketleri takip ediyordu. Derinin kokusu, boyaların dokusu,
ipeğin parlaklığı… hepsi beş duyunuza hitap eden bir deneyim yaratıyor.
Özellikle son dönemde moa dünyasında büyük etki yaratan Hermes Birkin ve hermes kelly
çantalarının tüm yapım aşamalarına tanıklık etmek benim için çok özel bir andı. “Bugün bir
ikonun doğumunu gördüm” diye düşündüm.
Dorèn Erismen’in Notları & Gözlemleri
“Zorlu’nun yüksek çatısı altındaki Sky Lounge’dan içeri adım attığımda; deri
kokusunun, boyanın, ahşabın, ipeğin gizemli frekanslarıyla – adeta zamanın
içinden geçtim. Ustalar makinalarını bırakmış, elleriyle nefes veriyor objelere.”
• Ustalarla sohbet: Sergide, Hermès’in uzun yıllardır ustalık geleneğini sürdüren
zanaatkârlarıyla tanışma imkânım oldu. Eyer ustası bana “her çivi, bileğe değen bir
notadır” dedi; deri ustası ise “iplik her parça ile elimde bir şiir okur gibi geçer” diye
fısıldadı.
• Sır veren anlar: İpek baskı standında, bir ustanın 48 farklı renkle çalıştığı bir fular
deseni üzerinde olmasını görmek çok özel bir andı. Her renk geçişinde durup gözünü
ayarlayarak kumaşı ışığa tutuşunu izledim.• Dokunsal deneyim: Bazı bölümlerde özel alanlar bırakılmıştı — ziyaretçiler bir parça
deri, fırça kalemi veya serbest desenli kumaşı ellerine alarak yüzeyin dokusunu, lif
yönünü hissedebiliyordu.
• Yeşil ve sürdürülebilir yaklaşım: Hermès, sadece zanaatkârlıkla değil, malzeme
seçimi, tamir yöntemi ve çevresel duyarlılıkla varlığını sürdürülebilirliğe adaylıyor.
Sergide “nesne tamir edilebilir olmalı” fikri vurgulandı.
• Film gösterimleri & içerikler: Her bölümün yanında kısa filmler yer alıyordu;
zanaatkârın atölyesinde geçirilen yılları, materyalin kökenini, insan emeğinin
nesneyle kurduğu bağı anlatan mini-belgeseller.
Neden Özel?
Hermès In The Making yalnızca bir çanta hikâyesi anlatmıyor. Bu etkinlik, insan emeği,
süreklilik, dayanıklılık ve gönülden bağlı olunan bir geleneğin arkasındaki yürek atışlarını
hissettiriyor. Zanaatın kutsallığı, materyalin bilgeliği ve zamanla nesne arasında kurulan bağ
burada görünür hale geliyor.
Son Söz
Sen de bu benzersiz mekâna adım atmadan önce rezervasyonunu yap, atölyeler arasından ilgi
duyduğun bölümleri işaretle ve her objenin arkasındaki hikâyeyi dinlemek üzere hazır ol.
Hermès In The Making, ruhuna dokunan bir yolculuk.