İklim değişikliğinin etkileri biyolojik çeşitlilik kaybından aşırı hava olaylarına, deniz seviyesinin yükselmesinden orman yangınlarına ve kitlesel göçlere kadar hayatın her alanında hissediliyor. Her geçen yıl, çevre üzerindeki etkimizin yeni ve kimi zaman şaşırtıcı sonuçlarını öğreniyoruz.
Son bulgular ise şimdiye kadarki en sarsıcı keşiflerden birine işaret ediyor: Bilim insanlarına göre insan kaynaklı sera gazı salımları, Dünya’nın dönüş hızını değiştiriyor.
Bu değişimin sonucu dikkat çekici: Dünya’daki günler uzuyor. Bu durum, önümüzdeki yıllarda zamanı nasıl ölçtüğümüzü kökten etkileyebilir.
ETH Zürih’ten Prof. Benedikt Soja, BBC’nin Science Focus bilim dergisine yaptığı açıklamada “Son 100 yılda neden olduğumuz iklim değişikliğiyle tüm gezegeni bu ölçekte etkileyebilmemiz gerçekten büyüleyici” diyor. Soja’ya göre bu etki, gezegenin dönüşünü etkileyen bugüne kadarki tüm baskın faktörlerden daha büyük olabilir.
GÜNLER NEDEN UZUYOR?
Sera etkisi uzun zamandır biliniyor: Karbondioksit gibi gazların artmasıyla atmosfer daha fazla ısıyı hapsediyor ve küresel sıcaklıklar yükseliyor. Geçen yıl dünya genelindeki sıcaklıklar, 20. yüzyıl ortalamasının 1,18 derece üzerine çıktı. Bu artış, 2015’te belirlenen ve iklim değişikliğinin en yıkıcı etkilerinden kaçınmak için üst sınır kabul edilen 1,5 dereceye tehlikeli biçimde yaklaşıldığını gösteriyor.
Isınmanın en önemli sonuçlarından biri, Kuzey ve Güney Kutbu’ndaki dev buz kütlelerinin erimesi.
İsviçre, son iki yılda buzul kütlesinin yüzde 10’unu kaybetti. Antarktika her yıl yaklaşık 150 milyar ton, Grönland ise 270 milyar ton buz kaybediyor.
Bu erimenin kıyı bölgeleri üzerindeki etkileri sıkça gündeme gelse de Soja ve ekibi farklı bir soru sordu: Bu devasa kütle hareketi, Dünya’yı daha büyük ölçekte nasıl etkiliyor? Yanıt, ABD Ulusal Bilimler Akademisi Dergisi PNAS’ta yayımlanan bir çalışmada verildi.
“Soğuk bölgelerdeki buzlar eridikçe kütle, kutuplardan okyanuslara taşınıyor” diyen Soja, bunun Dünya’yı daha basık hale getirdiğini ve kütlenin dönüş ekseninden uzaklaştığını söylüyor.
FİZİK NE DİYOR?
Dünya, dönen her cisim gibi açısal momentumun korunumu yasasına tabi. Basitçe anlatmak gerekirse: Kütle dönüş ekseninden uzaklaştıkça atalet momenti artıyor. Bu da dönüş hızının yavaşlamasına yol açıyor.
Sonuç olarak, buzlar eridikçe Dünya’nın dönüşü yavaşlıyor ve günler uzuyor. Soja bu durumu, dönüş yapan bir buz patencisine benzetiyor: Kollarını açtığında dönüş yavaşlıyor, kollarını topladığında hızlanıyor.
Araştırmaya göre, 1900-2000 yılları arasında iklimin gün uzunluğuna etkisi yüzyılda 0,3 ile 1,0 milisaniye arasında değişiyordu. 2000’den sonra hızlanan buz erimesiyle bu oran yüzyılda 1,3 milisaniyeye çıktı. En kötü senaryoda, sera gazı salımları kontrol altına alınmazsa bu artış 2100’e kadar yüzyılda 2,6 milisaniyeye ulaşabilir.
Günlük yaşamda fark edilmesi imkansız olan bu değişimler, hassas biçimde senkronize edilmiş küresel teknoloji altyapısı için ciddi sonuçlar doğurabilir.
ZAMANIN İNCE AYARI
Zaman ölçümünde üç temel sistem öne çıkıyor: Atom saatlerine dayanan Uluslararası Atomik Zaman (TAI), Dünya’nın dönüşüne göre belirlenen Evrensel Zaman (UT1) ve bu ikisini uzlaştırmaya çalışan Koordine Evrensel Zaman (UTC).
UTC ile UT1 arasındaki farkı 0,9 saniyenin altında tutmak için 1972’den bu yana “artık saniye” uygulaması kullanılıyor. Yani belirli zamanlarda saate fazladan bir saniye ekleniyor. Ancak artık saniyeler, artık yıllar gibi düzenli değil; ihtiyaç oldukça ekleniyor. 1972’den bu yana 27 artık saniye eklendi, sonuncusu 2016’daydı. 1980’lerde dokuz, 2010’larda ise sadece üç artık saniye eklendi; 2020’lerde ise henüz hiç eklenmedi.
Bu düzensiz sistem, özellikle dijital çağda ciddi sorunlara yol açıyor. 2012’de eklenen bir artık saniye; Reddit, Instagram, LinkedIn ve Netflix gibi platformlarda aksamalara neden olmuş, Qantas havayollarında ise 400’den fazla uçuş gecikmişti.






