“Her şey bir hayalle başladı… ama her hayalin parlak bir tarafı yoktur.”
Makbule Ersan, röportajın başında şöyle diyor:
“Her şey bir hayalle başladı. Bir kadrajın arkasında kalmak değil, vizyonun merkezinde olmak istiyorum. Benim için kariyer sadece bir meslek değil, kimliktir.”
Ama bu kimlik kolay inşa edilmedi. O, alkışlarla değil; suskunlukla yoğruldu.
“İlk günlerde çok zorluk yaşadım. Belki görünmedim, belki sustum. Ama hiçbir zaman vazgeçmedim.”
Çünkü Makbule biliyordu ki başarı; dışarıdan verilen bir unvan değil, içeriden taş taş örülen bir yapıdır.
“Düştüm. Kırıldım. Ama her defasında ayağa kalktım.”
Röportajın en dokunaklı bölümlerinden biri, onun güce nasıl ulaştığını anlattığı cümleler:
“Önce düşerek. Sonra kalkarak. En çok da… kendi sesimi duyarak. Başkalarının onayıyla var olmadım. Kendime ‘Yeter misin?’ dedim – ve her defasında cevabım ‘Evet’ oldu.”
Bu sözler, özellikle genç kadınlar için hayata karşı büyük bir duruşun özeti gibi.
Makbule’ye göre güçlü olmak, her şeyin yolunda gittiği zaman değil; her şeyin darmadağın olduğu anda bile yürümeye devam edebilmektir.
“Beni ben yapan şey yetenek değil, istikrar.”
Yetenek birçok kişide olabilir. Ama onu sürdürebilmek sabır, sadakat ve kararlılık ister. Makbule bunu şu sözlerle anlatıyor:
“İstikrar. Çünkü yetenek başlatır, ama istikrar sürdürüyor. Sabırlı oldum. Ürettim. Ve en önemlisi: ‘Ben kimim?’ sorusuna net bir cevabım vardı. Ben sadece işimi yapmıyorum; işimi taşıyorum.”