KÜLTÜR SANAT

Köroğlu; Yüreklere umut, tohumları ekiyoruz

Kıbrıs Gönendere’den yola çıkıp Türk tiyatrosunda önemli bir yere gelen Hüseyin Köroğlu ile tiyatro üzerinde yaşama, toplumcu bakış ve Kurtuluş Savaşı’na katılan ilk Kıbrıslı Türk kadın Faika Esat’ı konuştuk:

Abone Ol

“Kıbrıs’ta, Othello Kalesi’nde ilk kez, bir Kıbrıslı Türk olarak ‘Othello’ rolünü oynamak muhteşem bir duyguydu. Düşlerimden biri böylece gerçekleşmiş oldu. Hep söylerim, Shakespeare’i, bu büyük ustayı bütün dünya tanıyor ama bizler birbirimizle uğraşmaktan birçok değerimiz gibi Othello Kalesi’ni de görmüyoruz. İddia ediyorum, görmesini bilene Othello Kalesi bir KKTC daha kurar.”

“Mümkünse sadece KKTC’de, Türkiye’de değil; dünyanın her tarafına gidip bu büyük Çanakkale Destanı’nı, Kurtuluş Savaşı’nı, Mustafa Kemal Paşa’yı, isimsiz kahramanları, Kuvâ-yi Milliye’yi bütün dünyaya anlatmak istiyoruz. Bu bir görev. Bizler görevimizin bilincindeyiz.”

“Kurtuluş Savaşı’na katılan ilk Kıbrıslı Türk kadın Faika Esat sahnesini yazarken çok ama çok duygulandık. Üzülerek söylemeliyim ki Kurtuluş Savaşı sırasında Kıbrıslı Türklerin İngiliz sömürgesine, akıl almaz baskılara rağmen Anadolu’ya nasıl maddi-manevi destek olduklarını büyük bir çoğunluk ne yazık ki bilmiyor!”

Tiyatro, neredeyse tüm sanat dallarının birleşimiyle yaşama ayna tutmaktır. Kıbrıs Türk halkında 1920’lere kadar uzanan bir tiyatro tutkusu, kültürü vardır. Spor kulüpleri, birlikler dernekler, tiyatro oyunları sahneledi.

Liselerin yıl sonu müsamerelerindeki tiyatrolar, gençlerin özüne tiyatro aşkı bıraktı.

Hüseyin Köroğlu, Kıbrıslı bir tiyatro sanatçısı. Türkiye’de oyunlarda önemli roller alırken oluşmasına öncülük ettiği Tiyatro AŞHK ile ayrı bir sanat yolculuğu yapıyor. GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER oyununun dünya prömiyerinin Mağusa’da gerçekleşmesi sonrası Hüseyin Köroğlu ile sohbet ettik.

Hasan Hastürer’in sorularını yanıtlayan Köroğlu, “İnsanlarımızı 1915’teki Çanakkale Savaşı’ndan 1918’deki işgale ve Cumhuriyet’in 29 Ekim 1923’te ilan edilmesine kadar geçen zaman dilimini iyi araştırarak düşünmelerini istiyoruz. Yüreklerine umut, başarı, vefa, minnet, sevgi, saygı tohumları ekiyoruz. Özellikle gençlerimize.” dedi.

İşte o sohbetimiz…

“Dikkat çekmek istediğimiz olayları sahneye taşıyoruz”

Hasan Hastürer: Hüseyin kardeşim, 28 Ekim akşamı duygu dolu anlara yelken açtık. Anlamlı mesajlarla yazılmış, cesaretle sahnelenmiş, senin ve Şenay Saçbüker’in oyunculukları, Piyano sanatçısı Yılım Ceceloğlu ile harika uyumunuzla 1915’ten 1923’e, hatta 2025’e nasıl geldik, zaman nasıl aktı inan anlamadık. Tiyatro AŞHK’ın “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” oyununun dünya prömiyerini her zamanki gibi keyifle ve gururla izledik. Neydi sizi böyle bir oyunu yapmaya yönelten?

Hüseyin Köroğlu: Hasan abiciğim sen de her zamanki gibi bizi doğduğumuz topraklarda yalnız bırakmadın. Bu tarihi akşamı adamızın dört bir tarafından gelen halkımızla, senin gibi gerçek dostlarımızla, meslektaşlarımızla, akrabalarımızla, özellikle gençlerimizle onurla, gururla ve minnetle paylaştık. Gazimağusa Belediyesi organizatörlüğünde perdemizi “Cumhuriyet’e selam.” oyunumuzla açtık. Tekrar emeği geçen herkese, özellikle Gazimağusa Belediye Başkanı Sayın Süleyman Uluçay’a, Onursal Akdeniz’e, Erda Can Hanım’a ve tüm emekçilere tekrar içtenlikle çok teşekkür ederiz. Ata’mız, önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz.” dediği akşam, senin de gördüğün gibi Tiyatro AŞHK olarak “GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER” oyunumuzun dünya prömiyerini doğduğumuz topraklarda gerçekleştirdik. Biliyorsun Tiyatro AŞHK olarak yaşadığımız coğrafyada dikkat çekmek istediğimiz olaylara göre oyunları sahneye taşıyoruz. “Geldikleri Gibi Giderler” oyunumuzda da, yaşadığımız topraklarda nasıl nefes aldığımızı, atalarımızın hangi koşullarda mücadele ederek bu yurdu bizlere emanet ettiklerini anlatıyoruz. İnsanlarımızı 1915’teki Çanakkale Savaşı’ndan, 1918’deki işgale ve Cumhuriyet’in 29 Ekim 1923’te ilan edilmesine kadar geçen zaman dilimini iyi araştırarak düşünmelerini istiyoruz. Yüreklerine umut, başarı, vefa, minnet, sevgi, saygı tohumları ekiyoruz. Özellikle gençlerimize.

Hasan Hastürer: Mustafa Kemal ATATÜRK’ü ve Nazım Hikmet’in Kuvayi Milliye Destanı’ndan muhteşem dizelerle aynı sahnede buluşturmak çok orijinal bir fikir olmuş. Ne düşündünüz de, bu muhteşem anları bize yaşattınız?

Hüseyin Köroğlu: Bana en çok sorulan sorulardan biri bu soru oldu Hasan abiciğim. Mustafa Kemal Atatürk’ü, Ata’mızı özellikle Kurtuluş Savaşı sırasında salonda oturan seyircilerle dertleşmesini, onlarla yaşadıklarını paylaşmasını ve ne şartlar altında yedi düvele karşı mücadele ettiğini anlatmasını istedik. İşte bu noktada senin de söylediğin gibi, Kuvayi Milliye Destanı, Nazım Hikmet usta imdadımıza yetişti. Bu iki memleket sevdalısını; iki Selanikliyi, yaşayanı ve yaşayanın yaşadıklarını şiirleri, o muhteşem dizeleri ile yazanı onurla, gururla ve minnetle “Geldikleri Gibi Giderler” oyunumuzda buluşturduk. İnan bizim için bu bir görevdi. Sorumluluğu çok büyük ama şunu da söylemeliyim ki, halkımıza Tiyatro AŞHK olarak böyle bir ayna tuttuğumuz için huzurlu ve gururluyuz. Üstelik dünya prömiyerini doğduğumuz topraklarda, kendi insanlarımızla gerçekleştirdik. 28 Ekim akşamı senin gibi bizi yalnız bırakmayan duyarlı insanlarımıza senin aracılığın ile tekrar içtenlikle çok teşekkür ederiz.

“Tiyatro bu kadar gerçek”

Hasan Hastürer: Ve Faika Esat. Kurtuluş Savaşı’na katılan ilk Kıbrıslı Türk Kadın. Hiç beklemiyordum, çok etkilendim. Sana ve Tiyatro AŞHK’a ben de böylesine bir kadın kahramanımızı özellikle çocuklarımızla, gençlerimizle, torunlarımızla tanıştırdığınız için çok teşekkür ederim. Dediğin gibi oyunu izlemeyen, o anları o akşam yaşamayan anlayamaz. Tiyatronun da büyüsü bu değil mi?

Hüseyin Köroğlu: Evet Hasan abiciğim, dediğin gibi o akşamın tekrarı yok. Bir sonraki oyunda ne zaman aynı zaman olacak, ne bizler aynı insanlar olarak kalacağız, ne de seyirciler aynı seyirciler olacak. Tiyatro bu kadar gerçek işte. Oyunu Tiyatro AŞHK olarak kaleme alırken tahmin edeceğin gibi duygu ve sorumluluk dolu bir yolculuk yaptık biz de. Kurtuluş Savaşına katılan ilk Kıbrıslı Türk Kadın Faika Esat sahnesini yazarken, çok ama çok duygulandık. Üzülerek söylemeliyim ki Kurtuluş Savaşı sırasında, Kıbrıslı Türklerin İngiliz sömürgesine, akıl almaz baskılara rağmen Anadolu’ya nasıl maddi-manevi destek olduklarını büyük bir çoğunluk ne yazık ki bilmiyor! Bilinmesi için bir çaba da göremiyorum ne yazık ki. Dedim ya, oyunu sahneye taşımak bir görevdi. Hep söylerim, söylemeye de devam edeceğim, Kıbrıslı Türklerin Kurtuluş Savaşı sırasında tiyatro yaparak, müsamerelerle birlik ruhu oluşturmaları, İngilizlere karşı direnmeleri beni çok etkiliyor. Bu büyük direnişi sahneye taşıdığımız için Tiyatro AŞHK olarak huzurluyuz.

Hasan Hastürer: Kıbrıs Tiyatro Festivali’nde Othello Kalesi’nde İstanbul Şehir Tiyatroları’nın “Yaşamak Mı, Yoksa Ölmek Mi” oyunu ile katıldınız. Oyunun yönetmeni sendin sevgili Hüseyin, ayrıca çok önemli bir rol de oynuyordun oyunda. Haziran ayında oynadınız oyunu. Çok değil üç ay sonra yine Gazimağusa’da, bu kez Tiyatro AŞHK olarak “Geldikleri Gibi Giderler” oyununun dünya prömiyerini yaptınız. Sen yine yönetmen ve yine sahnedesin. Üstelik bu kez Şenay Hanım’la birçok tarihi karaktere can verdiniz. Öncelikle kutluyorum seni, sonra tabii ki üretim sürecini merak ediyorum.

Hüseyin Köroğlu: Bu süreci ancak senin gibi kıymetli ağabeylerim görebilir, çok teşekkür ederim sana, duygulandırdın beni. İnan bu süreç benim için çok keyifli, yaratıcı ve heyecan dolu geçti. Hem “Yaşamak Mı, Yoksa Ölmek Mi” oyunumuzu oynamaya devam ettik, hem de “Geldikleri Gibi Giderler” oyunumuzun provalarını yaptık. Her iki oyunda da en büyük şansım; yoldaşım, meslektaşım, sevgilim, Şenay’ımdı. Onunla sahnede, yaşamda aynı anları solumak anlatılmaz yaşanır. Başta yoldaşım Şenay’ım olmak üzere bu yolculuklarda bana inanan, güvenen İstanbul Şehir Tiyatroları oyunu olan “Yaşamak Mı, Yoksa Ölmek Mi” oyunundaki ekip arkadaşlarıma, teknik ekibimize, Genel Sanat Yönetmenimiz Sayın Ayşegül İşsever meslektaşıma, Müdürümüz Sayın Oytun Askeroğlu’na, Genel Sanat Yönetmenliğimize, Sahne Direktörlüğümüze, atölyelerimize ve tabii ki “Geldikleri Gibi Giderler” oyunumuzda yürekleri kocaman Tiyatro AŞHK ekibimize, Aziz Sarvan, Ayhan Doğan, Oktay Erdoğan kardeşlerime, afişimizi Londra’da yeni bir oyun provasında iken yapan canımız, meslektaşımız Alara Köroğlu’na, piyano sanatçımız Yılım Ceceloğlu’na, harika videolar yaparak oyunumuza katkı koyan Desa Film ve Doryavision’a içtenlikle çok teşekkür ederim. Neden hepsini tek tek söyledim biliyor musun ağabeyciğim? Çünkü onlar olmasaydı ben hiç bir şey yapamazdım. Tiyatro kolektif bilinçle yapılan bir meslektir. Dekor, ışık, müzik, efekt, kostüm, yönetmen, oyuncu ve görünmeyen kahramanlarımız, emekçilerimiz. Hepsi bir ve bütün hareket etmek zorundadır. Ne mutlu bana ki, yaklaşık 39 yıllık meslek hayatımda tiyatroda hep kıymetli ustalarla, meslektaşlarımla çalıştım. Hepsine minnettarım, benimle yaşamaya devam ediyorlar. Dediğin gibi ağabeyciğim, haziranda, Kıbrıs Tiyatro Festivali’nde, Othello Kalesi’nde “YAŞAMAK MI, YOKSA ÖLMEK Mİ” oyunumuzla perde açtık. O akşam da yine bizi yalnız bırakmadın, sağol. Oyuncu olarak “Othello”, “4. Murat”, “Yaşamak Mı, Yoksa Ölmek Mi” oyunlarımızla, yönetmen olarak da “Saygılı Yosma” oyunu ile Othello Kalesi’nde perde açma onurunu yaşadım. 2002 yılında “Othello Kalesi”nde İstanbul Şehir Tiyatroları olarak “Othello” oyununu kalede ilk kez oynayan, Muhsin Ertuğrul hocamızın izinden giden büyük bir kurum tiyatrosu olarak tarihe geçtik. Kendi adıma geleceğe bırakacağım en büyük miraslarda biri bu. Kıbrıs’ta, Othello Kalesi’nde ilk kez, bir Kıbrıslı Türk olarak “Othello” rolünü oynamak muhteşem bir duygu idi. Düşlerimden biri böylece gerçekleşmiş oldu. Hep söylerim, Shakespeare’i, bu büyük ustayı bütün dünya tanıyor. Ama bizler birbirimizle uğraşmaktan birçok değerimiz gibi “Othello Kalesi”ni de görmüyoruz. İddia ediyorum, görmesini bilene Othello Kalesi bir KKTC daha kurar.

“Kuvâ-yi Milliye’yi dünyaya anlatmak istiyoruz”

Hasan Hastürer: Şu anda hem “Yaşamak Mı Yoksa Ölmek Mi”, hem de “Geldikleri Gibi Giderler” oyunlarını oynamaya devam ediyorsunuz değil mi?

Hüseyin Köroğlu: Evet, her iki oyunu da, birini İstanbul Şehir Tiyatroları, diğerini de Tiyatro AŞHK çatısı altında oynamaya devam ediyoruz. “Yaşamak Mı, Yoksa Ölmek Mi” oyunumuzu üçüncü sezonunda da kapalı gişe oynuyoruz. Seyircilerimiz sağolsunlar bizleri hiç yalnız bırakmıyorlar. Harika geri dönüşler alıyoruz, bu da bizleri çok mutlu ediyor tabii ki. “Geldikleri Gibi Giderler” oyunumuz yeni doğdu. Mümkünse sadece KKTC’de, Türkiye’de değil, dünyanın her tarafına gidip bu büyük Çanakkale Destanı’nı, Kurtuluş Savaşı’nı, Mustafa Kemal Paşa’yı, isimsiz kahramanları, Kuvâ-yi Milliye’yi bütün dünyaya anlatmak istiyoruz. Çağrıldığımız, oyunu oynayabileceğimiz koşulların olduğu her yere gideceğiz. Bir dernek, belediye, bakanlık, tiyatro, okul, üniversite, kulüp; kim çağırırsa çağırsın, gidip oynayacağız. Dedim ya bu bir görev. Bizler görevimizin bilincindeyiz Hasan ağabeyciğim.

Hasan Hastürer: Yeni çalışmaların var mı?

Hüseyin Köroğlu: Sen beni biliyorsun ağabeyciğim üretmeden olmaz. Öncelikle ilk sana söyleyeyim, kitap yazmaya başladım. Kendi hayatımdan yola çıkarak, 1974’te savaşı yaşamak zorunda kalan bir çocuğun yolculuğunu yazıyorum. Yaşadıklarımı gelecek nesillerle paylaşmak istedim. Gazze ve Ukrayna savaşında çocukların, kadınların, masum insanların yaşadıklarını görünce yazmak zorunda hissettim kendimi. Savaşın ne kadar aşağılık, barışın ne kadar kıymetli olduğunu insanlara anlatmamız gerekiyor ağabeyciğim. Sonra bir düşüm daha var, daha önce söyledim sana. İnşallah o da hayat bulacak.

Hasan Hastürer: Harikasın. Kitabını da, yeni projeleri, özellikle yeni düşünü merakla bekleyeceğim. Son olarak ne söylemek istersin.

Hüseyin Köroğlu: Seninle bu kıymetli anları paylaşmak benim için çok kıymetli Hasan ağabeyciğim, çok teşekkür ederim. Nefes aldığım sürece bir yurtsever olarak ATA’mız, önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün izinden gitmeye, karanlığa karşı “her şeye rağmen” sabırla mumlar yakmaya devam edeceğim. Ne demiş Ata’mız Mustafa Kemal Atatürk; “Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.” Ne demiş, “Yurtta Barış, Dünyada Barış” . Cumhuriyet’imizin 102. Yılı kutlu olsun. Senin aracılığınla doğduğum topraklara, gerçek dostlara, halkımıza selam olsun.

Hasan Hastürer: Benim içinde paylaştığınız anlar hep büyük keyif olmuştur sevgili Hüseyin. Seninle her zaman gurur duydum. Dediğim gibi kitabını ve yeni projelerini, düşlerini merakla bekliyorum.

KAYNAK: KIbrıs Gazetesi