Verim kaybı oldu… Çiftçiler Birliği Başkanı Mehmet Nizam, kuraklığın verim kayıplarına yol açtığını ve hem kaba yem hem de tohumluk ihtiyacının ciddi şekilde etkilendiğini belirterek, kuraklığın sadece tarımsal üretimi değil, genel ekonomiyi de olumsuz etkilediğini vurguladı.
Ülkeyi zor günler bekliyor… Kuraklığın dışa bağımlılığımızın artmasına en büyük sebep olduğunu anlatan Nizam, “Ülkeleri ayakta tutan tarımdır. Biz ise kuraklığın yanı sıra artan girdi maliyetleri nedeniyle günden güne geriliyoruz. Bu sebepten dolayı ülkemizi zor günler bekliyor.” dedi.
Cemre CEMALİ
Ülkemizde tahıl, yem baklagilleri ve yemeklik baklagillerin ekili olduğu alanlardaki kuraklığın boyutu, Resmi Gazete’de yayımlanan kararla resmileşti.
2023-2024 üretim yılında 96 köy kuraklık kapsamına girerken, 29 Eylül 2025’te yayımlanan 192 sayılı kararla bu sayının 2024-2025 üretim yılında 153’e yükseldiği ortaya çıktı.
Böylece bir yılda kuraklıktan zarar gören köylerin sayısı 57 köy artarken, zarar gören üretici sayısı da kuraklıktan etkilenen ekili alan miktarı da katlandı.
Geçtiğimiz yıl 96 köyde toplam 2 bin 97 üreticiye, 234 bin dönüm alan için ilk avansta 100 milyon TL’nin üzerinde kuraklık tazminatı ödenmişti.
Ancak 2024-2025 üretim yılında kuraklıktan etkilenen köy sayısı 153’e, üretici sayısı 4 bin 84’e, zarar gören ekili alan ise 599 bin 509 dönüme çıkınca bu kapsamda üreticilere ilk avans için toplam 377 milyon TL tazminat ödendi.
Bölgelere bakıldığında geçen yıl Lefkoşa’da 37, Gazimağusa’da 21, Girne’de 9, Güzelyurt’ta 16, Lefke’de 13 köy kuraklık kapsamına girerken, İskele’de hiç köy zarar görmemişti.
Bu yıl ise tablo tamamen değişti: Lefkoşa’da 25, Gazimağusa’da 42, Girne’de 28, İskele’de 32, Güzelyurt’ta 15 ve Lefke’de 11 köy kuraklıktan etkilendi.
Konu ile ilgili KIBRIS’a konuşan Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Mehmet Nizam, kuraklık ile ilgili değerlendirmede bulundu.
Nizam: Şeffaf şekilde yapıldı
Çiftçiler Birliği Başkanı Mehmet Nizam, bazı üreticilerin “neden köyümüz kuraklık kapsamına alınmadı?” şeklinde tepkiler gösterdiğini, bu tepkilerin doğal olduğunu ancak belirlemelerin şeffaf şekilde yapıldığını vurguladı.
Nizam, Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Genel Tarım Sigortası Fonu Saptama ve Değerlendirme Komitesi’nin bu yıl tüm çalışmaları fotoğrafladığını, numune aldığını ve gezilen alanların yönlerini GPS ile kaydettiğini belirterek şöyle devam etti:
“Hak eden hak ettiği kadar alsın, hak etmeyene ekstra bir hak verilmesin diye çaba gösterdik. Bunun içinde siyaset yoktur. Bütün numuneler ve değerler masada ele alındı. Buna ek olarak hataları en aza indirebilmek için Genel Tarım Sigortası Fonu, Tarım Dairesi ve Çiftçiler Birliği’nin temsilcilerinin yer aldığı komite üyelerinin ayrı ayrı tuttuğu notlar üzerinden de değerlendirme yapıldı.” dedi.
Nizam, kuraklık tespitlerinin hangi kriterlere göre yapıldığını da anlatarak pafta sistemiyle çalışıldığını hatırlattı:
“Harita Dairesi tarafından numaralandırılan her pafta 3 bin dönümden oluşur. Bu alanda 50 ila 80 üretici bulunur. Yasa gereği bir paftanın kuraklığa tabi olabilmesi için yüzde 51’inin zarar görmesi gerekir. Biz ise üreticiyi mağdur etmemek için bu oranı yüzde 40’lara kadar çekiyoruz. Yasa, parsel değil pafta bazında çalışılmasını emrediyor. Dolayısıyla bazı üreticilerin tarlaları zarar görmüş olsa da, pafta genelinde oran tutmadığı için kapsam dışında kalabiliyor.”
Nizam, üreticilerin yaşadığı ekonomik sıkıntılar nedeniyle kuraklık tazminatını beklediğini ancak asıl meselenin “doğru kuraklık haritasının çıkarılması” olduğunu belirterek, “Üreticiyi asla mağdur etmeyiz. Kuraklık bizim için para demek değil, hakkın teslim edilmesi demektir.” ifadelerini kullandı.
“Ülkeyi zor günler bekliyor”
Çiftçiler Birliği Başkanı Mehmet Nizam, mevsimlerin değişmesiyle birlikte kuraklığın artmasının ülke ekonomisi için büyük tehlike yarattığına dikkat çekerek kuraklığın sadece tarımsal üretimi değil, genel ekonomiyi de olumsuz etkilediğini vurguladı:
“Bu durum ülkedeki ekonomik krizlerin büyümesine, ülke ekonomisinin küçülmesine yol açacak. Çünkü kuraklık dışa bağımlılığımızın artmasına sebep olacak en büyük nedenlerdendir. Ülkeleri ayakta tutan tarımdır. Biz ise kuraklığın yanı sıra artan girdi maliyetleri nedeniyle günden güne geriliyoruz. Bu sebepten dolayı ülkemizi zor günler bekliyor.” dedi.
Tohum krizi kapıda
Nizam, kuraklığın verim kayıplarına yol açtığını ve hem kaba yem hem de tohumluk ihtiyacının ciddi şekilde etkilendiğini ifade ederek “Bu durumdan hayvancı da çiftçi de isyanda.” dedi.
Kendi tohumunu bile elde edemeyen birçok bölge olduğunu özellikle de 153 köyün 100’ünde üreticilerin kendi tohumunu dahi elde edemediğini aktaran Nizam, “Bu üreticiler ithal tohuma yöneldi ya da diğer bölgelerden tohum tedarik etti. Şimdi gözler, Toprak Ürünleri Kurumu’nun getireceği tohumda ve üreticiden aldığı tohumda.” diye konuştu.
“Üretici toprağa küstü”
Nizam, geçmiş yıllara kıyasla üreticinin toprak işleme noktasında isteksiz hale geldiğine de dikkat çekerek bunu şu sözlerle anlattı:
“Üreticide bir soğukluk var, hâlâ daha toprağı işlemiş değil. Tarlalar boş kalmayacak ama üretici toprağı işlemeyi kendi çapında azaltmayı düşünüyor. Önceden iki sürüm yaparken şimdi bir sürüm yapma taraftarı oldu. Ekim gününden önce sürüp tarlayı açması gerekirken, artık sadece ekim gününde sürüp hemen ekmeye yöneliyor çünkü üretici en ekonomik şekilde üretim yapma derdinde. Girdi maliyetleri yükseldi, üst üste yaşanan kuraklık üreticiyi isyan ettirdi, üretime küstürdü.”