Erbaş, KKTC’nin Türkiye için yalnızca diplomatik bir konu olmadığını, tarihsel ve toplumsal bir bağın eseri olduğunu belirterek, “Kıbrıs bizim kırmızı çizgimizdir, millî davamızdır. Kıbrıs Türk’tür ve Türk’ün öz vatanıdır.” dedi.

“1974 Barış Harekâtı meşru bir müdahaleydi”

Konuşmasında, Kıbrıs Türk halkının 1963’ten itibaren Rum tarafından sistematik şiddete maruz kaldığını belirten Erbaş, 1974 Barış Harekâtı’nın yalnızca garantörlük yükümlülüğünün gereği değil, aynı zamanda insanlık dışı uygulamaları durduran hukuken meşru bir müdahale olduğunu ifade etti.

Doğu Akdeniz ve enerji vurgusu

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına da değinen Erbaş, ABD Jeoloji Araştırma Kurumu’nun bölgedeki teknik olarak çıkarılabilir gaz miktarını 8 milyon metreküp olarak hesapladığını belirterek, “Türkiye ve KKTC’nin dışlandığı hiçbir enerji projesi Doğu Akdeniz’de hayata geçemez.” dedi.

Çalışma Bakanlığı’nda Görev Değişikliği
Çalışma Bakanlığı’nda Görev Değişikliği
İçeriği Görüntüle

Rum yönetiminin son dönemde İsrail’le geliştirdiği iş birliğine dikkat çeken Erbaş, adada kurulacağı iddia edilen üslerin bölgedeki güç dengelerini etkilediğini söyledi.

“Çözüm iki egemen devlet üzerine kurulmalıdır”

Erbaş, müzakere süreçlerinin Rum yönetiminin “maksimalist yaklaşımları” nedeniyle sonuçsuz kaldığını vurgulayarak, adada adil ve kalıcı çözümün ancak iki ayrı, iki eşit devlet modeliyle mümkün olabileceğini dile getirdi.

“KKTC’nin tanınması ertelenemez bir zorunluluktur”

Konuşmasının sonunda uluslararası topluma çağrıda bulunan Erbaş:

Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımalıyız ve tanıtmalıyız. Elli yıldır süren sonuçsuz müzakerelerin ardından dünya artık gerçeği görmelidir.

dedi.

Erbaş ayrıca, 15 Kasım kutlamaları sırasında Rum tarafındaki küçük bir grubun sınır hattında gerçekleştirdiği eylemlerle ilgili olarak “Hâlâ adanın tek sahibi oldukları iddiasındalar.” ifadelerini kullandı.