Sahneye Değil, Vicdana da Hazır: Ferhat Göçer’den Kıbrıs’ta Örnek Davranış

19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı… Her yıl gençliği, umudu, bağımsızlığı ve Atatürk’ü anmak için bir araya geldiğimiz bu özel gün, bu kez Kuzey Kıbrıs’ın gözbebeği Girne’de, bambaşka bir anlam kazandı. Sahneye çıkan isim Ferhat Göçer olunca, sadece müzik konuşulmadı; sağlık, duyarlılık, vefa ve insanlık da gündeme geldi.

Abone Ol

Viva Gazino’da gerçekleşen bu özel konserde sahneye çıkan Ferhat Göçer, bir sanatçıdan çok daha fazlası olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Doktor kimliğiyle de tanınan Göçer, konser boyunca sadece sesiyle değil, yüreğiyle de sahnedeydi. Söylediği her şarkıda salonun nabzını tutmayı başardı. Kimi zaman içli bir ezgiyle hüzünlendirdi, kimi zaman coşkulu bir tempoyla umut aşıladı. “Cennet”, “Unut Beni”, “Yastayım”, “Biri Bana Gelsin”… Her biri, bir dönemin duygularını içinde taşıyan şarkılar… Ve ardından “Dilirga” ve “Mağusa Limanı” gibi halk müziği eserleriyle verilen kültürel selam.

Ancak bu konseri özel kılan tek şey müzik değildi. Ferhat Göçer’in konser sonrası yaptığı açıklama, adeta gecenin ruhunu özetledi. “Bundan sonra sahneye çıktığım her yerde, özellikle Kıbrıs konserlerimde bir doktor ve ambulans hazır bulunacak. Sağlık her şeyden önce gelir.” sözleriyle, eğlence dünyasında sıkça göz ardı edilen bir gerçeği gündeme taşıdı.

Ancak Ferhat Göçer’in bu çıkışı, bir sanatçının kendi inisiyatifiyle sorumluluk alması açısından çok kıymetli. Bu tavır, yalnızca organizasyonlara değil, aynı zamanda sanatçı camiasına da örnek olmalı.

Bir an için düşünelim… Binlerce kişi, coşku ve kalabalık içinde eğleniyor. Böyle bir atmosferde herhangi bir sağlık problemi yaşanabilir. Kalabalık, heyecan, sıcaklık, tansiyon derken, anlık müdahale gerektiren pek çok durum yaşanabiliyor. Göçer, bu ihtimalleri göz ardı etmeden, konserlerinde bir doktor ve ambulansın hazır bulunmasını isteyerek, sanatçının sahne dışındaki sorumluluğunu da ciddiyetle yerine getiriyor.

İşte bu yüzden bu konser yalnızca bir müzik şöleni değil, aynı zamanda toplumsal bilinç açısından da değerliydi. Çünkü Ferhat Göçer sahneye sadece “hazırlanmış” değil, aynı zamanda “duyarlı” çıktı. Dinleyicilerin güvenliğini düşünmek, müziği daha da kıymetli kılıyor.

Göçer’in Kuzey Kıbrıs’a duyduğu sevgi de dillere destan. “Burayı çok seviyorum. Eğer güzel bir ev bulursam, denize sıfır bir yer almayı çok isterim.” diyerek, sadece bir sanatçı değil; bir dost, bir gönül insanı olduğunu da gösterdi. Bu sözler, Kıbrıs’la kurduğu duygusal bağı özetlemekle kalmadı, aynı zamanda buraya olan aidiyet hissini de yansıttı.

19 Mayıs gecesi Girne’de yaşanan bu konser, yalnızca şarkılarla değil, verilen mesajlarla da iz bıraktı. Eğlencenin merkezinde sorumluluğu unutmayan, şöhretin gölgesinde vicdanı kaybetmeyen bir sanatçı olarak Ferhat Göçer, o gece sadece sahnede değil, kalplerde de büyük bir alkış aldı.

Çünkü bazı sahneler vardır ki, ışıklarla değil; insanlıkla aydınlanır.