Sen…

Eli kanlı sen….

Soldurduğun her bir hayatın bedelini, acılar içinde kıvranarak çek…

Çaldığın her bir gülüşün…

“Çocuklarım yemek yiyemeden öldü” diyen annenin ahı, tüm bedenine yayılsın…

….

Rahat bırakın şu Dünya’yı…

Rahat bırakın da oynasın masmavi bulutlar altında, küçücük çocuklar…

Gülmekten karınları ağrısın…

Ellerinde kan izi değil, şeker izi olsun…

Rahat bırakın şu Dünya’yı

……

Konuşursunuz da zehir dökülür ya sizin ağzınızdan…

Konuşamayan, ağzında anne sütü, bedeninde mis kokusu olan masum bebekler ne yaptı size?

Tek isteği oyun oynamak olan, bedenleri küçük, kalpleri çok büyük, minik çocuklar ne yaptı size?

Tekerlekli sandalyesinde, hastalığıyla boğuşan, yaşlı, savunmasız insanlar, ne yaptı size?

Siz…

Bencil, aç gözlü siz…

Katilsiniz…

Gece bomba sesi yüzünden uyanan, gözlerinde yaşı durmayan çocukları izlediniz mi?

Ey Dünya, izledin mi olanları?

Bu vahşete sessiz nasıl kalınır?

Nasıl?

…..

Yere batsın politikalar…

Yere batsın, bir karış toprak için, insan hayatını solduran canavarlar…

Yere batsın “barış” diyen ama aslında savaşı başlatan kirli kanlar…

Yere batsın sessiz kalıp, hastanelerin bombalanmasına izin verenler…

Yere batsın acıyı hissedemeyen, kalbi çürümüş, insan olamamış bedenler….