Uzun, yaptığı yazılı açıklamada, KIB-TEK’in 2022 yılında kurulan Üstel Hükümeti döneminde önemli bir güç kazandığını ve sürdürülebilir mali yapıya kavuştuğunu vurguladı. Kurumun borçlarını ödediğini, üretimin yüzde 50 oranında arttığını ve altyapı yatırımlarının devam ettiğini belirtti. Bu gelişmelerin bazı menfaat çevrelerinde ve sendika yönetiminde rahatsızlık yarattığını dile getirdi.
Sayaç Alımı ve Liyakat Tartışmaları
Açıklamasında, kamuoyunda tartışma konusu olan sayaç alımıyla ilgili olarak Sayıştay raporunun tamamlandığını belirten Gürsel Uzun, “Yapılan alım, bir önceki ihaleye göre 17 Euro daha ucuza gerçekleştirilmiştir ve kurum zarar etmemiştir. Aksine tasarruf sağlanmıştır” dedi.
Sendikanın “liyakat” eleştirilerine de değinen Uzun, geçmişte yapılan bazı atamaların liyakatla bağdaşmadığını öne sürdü. Özellikle bir ambar memurunun, ambar bulunmayan bir ilçeye “Baş Kıdemli Ambar Memuru” olarak atanmasını örnek göstererek, bu tür uygulamaların kurumun zararına olduğunu ifade etti.
“Aksa’yla İlgili Sözleşme Hukuki Bir Konudur”
Uzun, sendikanın Aksa ile yapılan sözleşmeye yönelik iptal çağrılarına da yanıt verdi. “KIB-TEK Yönetim Kurulu, sendika ile imzalanan toplu iş sözleşmesini nasıl iptal edemiyorsa, Aksa ile yapılan sözleşmeyi de iptal etme yetkisi yoktur. Bu tür sözleşmelerin feshi hukuki süreçlerle mümkündür” dedi.
Aksa’nın mevcut üretimin önemli bir bölümünü sağladığını hatırlatan Uzun, “Bugün Aksa olmasa, bu açık Güney Kıbrıs’tan üç katı maliyetle karşılanmak zorunda kalınacaktı. Bu da sadece ekonomik değil, stratejik sonuçlar da doğurur” ifadelerini kullandı.
“Sendikanın Talebi Yok Çünkü Talepler Zaten Karşılandı”
Sendikanın herhangi bir sendikal talebinin kalmadığını vurgulayan Uzun, yapılan eylemlerin tamamen siyasi olduğunu öne sürdü. “Çalışanların maaşları zamanında ve eksiksiz ödenmektedir. Gerekli tüm haklar verilmiştir. Talep edilecek bir şey kalmamıştır” dedi.
Geçici personelin kadrolanmasıyla ilgili olarak da açıklama yapan Uzun, bu sürecin kurumun yetkisinde olduğunu, sendikanın siyasi hesaplarla bu süreci geciktirdiğini savundu. “Bu çalışanlar, sendikanın siyasi hesaplarına alet edilmeseydi, bugün çoktan kadrolanmış olurlardı” dedi.
Türkiye'nin Katkılarına Vurgu
Gürsel Uzun, Türkiye’nin iki kamu kurumu aracılığıyla KIB-TEK’e sağladığı katkılara da dikkat çekti. Bunların arasında navlun ücretlerinin karşılanması, santral makineleri, servis parçaları ve teknik destek gibi kalemlerde yaklaşık 140 milyon dolarlık katkı sağlandığını belirtti. Uzun, bu kurumlara yönelik eleştirileri “anlaşılmaz ve haksız” olarak değerlendirdi.
“Kurumun Sahibi Halktır, Yetki Yönetim Kurulundadır”
Açıklamasının sonunda sendikanın, kurumun sahibi gibi davrandığını ve çalışanları baskı altına alarak siyasi hedefler doğrultusunda yönlendirdiğini savunan Gürsel Uzun, “KIB-TEK’in sahibi halktır. Yönetim yetkisi ise yasalarla yönetim kuruluna verilmiştir. Bu yetkiyi hiç kimseyle paylaşmaya niyetimiz yoktur” dedi.
“Gayemiz Kurumu Siyasetten Uzak Tutmak”
Uzun, açıklamasını şu sözlerle tamamladı: “Amacımız kurumun ekonomik, teknik ve idari olarak daha güçlü hale gelmesini sağlamak ve halkımıza en iyi hizmeti sunmaktır. Bu süreci siyasi çekişmelere feda etmeyeceğiz.”






