Araştırmacı-Yazar Prof. Dr. Ulvi Keser’in “Kıbrıs Türk Askeri Posta Tarihi” koleksiyonundaki tarihi iki mektup zarfı 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda asker mektupları, Kıbrıs Türkü’nün haklı mücadelesini tüm dünyaya anlatmakla görevli muhabirler vasıtasıyla taşındığını ortaya çıkardı. Prof. Dr. Ulvi Keser, www.kibristurk.com’a yaptığı özel açıklamada; koleksiyonundaki mektupların Adaya çıkartma yapan iki askeri personel (muhtemelen rütbesiz er) tarafından yazılan ve üzerlerine “Er Mektubu Görülmüştür.” Sansür/kontrol damgasını yedikten sonra Hürriyet ve Milliyet gazetesi savaş muhabirleri tarafından Türkiye’ye götürülen ve koleksiyoncular tarafından “unique/eşsiz/tek” olarak nitelendirilen filatelik malzemeler olduğunu belirtti.

“EVVELA MAHSUS SELAM EDER, MAHSUS ELLERİNİZDEN ÖPERİM”

Prof. Dr. Ulvi Keser, özel açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“20 Temmuz 1974 sabahı Türk Silahlı Kuvvetleri Londra ve Zürih antlaşmalarının verdiği garantörlük haklarına bağlı olarak adadaki kargaşa ortamını önlemek, Kıbrıslı Türklerin can, mal ve namus güvenliklerini sağlamak üzere Girne yakınlarında Pladini (Yavuz Çıkarma) Plajı’ndan adaya çıkarma yapmaya başlar.  1960 antlaşmalarına uygun davranarak Türkiye’nin 20 Temmuz 1974 günü tek başına Kıbrıs’a yönelik bir askeri harekât başlatmasının ardından adaya çıkan Türk askeri personelinin Türkiye’yle nasıl haberleşeceği konusunda kısa süreli bir tereddüt yaşanır.  Türk askerinin en önemli özelliği ise “Evvela mahsus selam eder, mahsus ellerinizden öperim.” diye başlayan ve neredeyse bütün aile ve hatta bütün köy ahalisini de kapsayacak şekilde selamların gönderildiği mektuplar yazmaktır.”

“GAZETECİLER İMDADA YETİŞİR”

“Savaş başlamış durumdadır. Zaten 1974 itibarıyla iletişim konusunda sıkıntılar söz konusu. Üstüne üstlük askeri posta sistemi de kurulmuş değil. Asker Girne’de karaya ayak bastığı andan itibaren ya da helikopterle Kırnı ovalarına, paraşütle Mesarya Ovası’na indiği andan itibaren kaleme kağıda sarılmaya başlar. Mektup yazacak, memlekette hasretle kendisinden haber bekleyen herkese ne olup bittiğini bildirecektir. Tam da bu noktada adaya savaş muhabiri olarak gelen gazeteciler imdada yetişir.  Genellikle Ovacık Türkiye)-Girne arasında ya da Ovacık (Türkiye-Lefkoşa arasında helikopterlerle ve çok sık olmasa da askeri uçaklarla adaya getirilen savaş muhabiri Türk gazeteciler gerek Türkiye’de belli merkezlerde toplanan asker mektuplarının adaya salimen getirilmesi ve gerekse adada savaşan askerlerin mektuplarını Anadolu’ya götürme konusunda devreye girerler. Bu konuyla ilgili bilinen ilk örnek Ankara merkezli olarak adaya gönderilen ve Atğm. Fikret Gökçe’ye ailesi tarafından yazılan bir mektuptur ve Hürriyet Gazetesi savaş muhabirleri vasıtasıyla adada savaşmakta olan Fikret Gökçe’ye ulaştırılmıştır. Aynı uygulama Milliyet gazetesi için de geçerlidir; ancak bugüne kadar Milliyet gazetesi vasıtasıyla adaya gönderilen bir mektuba henüz rastlanmamıştır…”

“ER MEKTUBU GÖRÜLMÜŞTÜR”

Fotoğrafları bulunan iki askeri mektup ise adaya çıkartma yapan iki askeri personel (muhtemelen rütbesiz er) tarafından yazılan ev üzerlerine “Er Mektubu Görülmüştür.” Sansür/kontrol damgasını yedikten sonra Hürriyet ve Milliyet gazetesi savaş muhabirleri tarafından Türkiye’ye götürülen ve koleksiyoncular tarafından “unique/eşsiz/tek” olarak nitelendirilen filatelik malzemelerdir ve halen Prof. Dr. Ulvi Keser’in “Kıbrıs Türk Askeri Posta Tarihi” koleksiyonunda bulunmaktadır.