Bir ülke düşünün ki, devlet bütçesinden 100’lerce milyon harcayıp vatandaşları için ilaç satın alıyor.

Sonra da götürüp bu ilaçları bir depoya kapatıyor.

Talep edileni veriyor, ama önemli bir miktarı elde kalıyor.

Çünkü son kullanım tarihleri geçiyor.

İlaç bu, şakaya gelmez.

Son kullanım tarihi bir gün dahi geçse kullanamazsın.

Tarihi geçen ilaçlar da ister istemez kullanılmıyor.

Ama gel gör ki iş bununla da bitmiyor.

İlaçları imha edecek bir yöntem yok çünkü.

Öyle gelişigüzel atamazsın, doğaya vereceği tahribat büyük olur.

Devlet başlıyor kara kara düşünmeye.

Aylar geçiyor ve sonunda çare bulunuyor.

Devlet yüzlerce milyon harcadığı ve son kullanım tarihi geçen ilaçlardan “kurtulmak” için yine para harcıyor.

Bu işi yapacak bir şirket bulunuyor ve sorunda en sonunda nihayetlenme yoluna giriliyor.

Peki tüm bunları neden yaşadık..?

Parası bu kadar kısıtlı olan bir devlet neden bunları yaşıyor..?

Cevap basit: Sistem yanlış..

Tüm bu olanların sorumluluğunu kişilerde aramak doğru olmaz.

Çünkü kişiler gelirler ve sistem ne gerektiyorsa işlerini öyle yaparlar.

Biz ne yazık ki çağımızın gerisinde kaldığımız için bunları yaşadık, yaşıyoruz ve böyle giderse de ne yazık ki yaşayacağız.

Hem de tekrar tekrar..

Oysa otomasyona geçsek her şeyi çözeriz.

Ne kadar ilacımız olduğunu da biliriz, ne kadar ilaca ihtiyacımız olduğunu da.

Bu en basit görüneni.

Ama aslında bize sağlayacağı hayatımıza katacağı o kadar çok fayda var ki..

Olayı sadece maddi açıdan ele almakla kalmayalım.

Otomasyonla birlikte en değerli varlığımız olan zamanımız da boşa harcanmayacak.

Sadece ilaç konusunda değil her alanda acilen otomasyona geçelim.

Adımları atılan e-devlet uygulamasının yaygın çalışmaya başlaması için önündeki engelleri kaldıralım.

Engel var..

Biliyorum..

Birileri hala direnmekte.

Değişime karşı çıkmakta, statükoya sarılmakta.

Boş verelim onları.

Onlar bize sadece kaybettirir.

Bizim artık kazanmaya ihtiyacımız var.

Yürüyelim, dönüp arkamıza da bakmayalım...