Eskiden statüko Denktaş idi.

Sonra da Eroğlu.

Biz öyle sanmıştık yani.

Meğer ki statüko öyle değilmiş!

Sağ cenahtan ibaret zannederdik, yanılmışız!

Statüko çok daha sağlam, sapasağlammış.

Sağı yada solu da yokmuş.

Çünkü statüko denen şey “mamma”.

Statükocu denense “mammacı”

Statüko  zemini ise varolan başıbozuk düzen.

*****

Dikkatlice izleyin etrafı.

Statükodan beslenenler avaz avaz bağırır.

Nasırlarına basılmış gibi zırlarlar.

En çok onlar mağdurdur.

Ama inanmayın sakın ha!

Kaybedecekleri var mı diye bir sorgulayın.

Bir yerde bir mamma varsa durum net zaten.

Hem biliyor musunuz?

Statüko ahtapottan daha fena.

Zehirli sarmaşık gibi.

Zehiri tadanlar anında statükocu.

Tatlı bir cehennemlik fantezi gibi.

Günah, ahlak, adalet hasır altında.

Varsa yoksa nemalanmak.

Varsa yoksa bir parça çimdiklemek.

******

Son dönemlerde yaşananlar ibretlik.

Her hikayeye cephe açılmış.

Her cephe kendi statükosunu oluşturmuş.

Ve her statüko, taptaze statükocularını yaratmış.

Bu yüzden çok da şey etmeyin artık.

Bağırma varsa “altında ne var” diye şüphelenin.

Zırlıyorlarsa “mamma mı kesildi” diye sorgulayın.

Kimselere güvenmeyin.

Güvendiklerinizi de terkediniz.

Çünkü yalnızsınız.

4 bir yanınızda mavi Akdeniz yok artık.

Kapkara zebellahlardan ibaret statüko var.

Koruyun kendinizi.

Tabi siz de henüz bir statükocu olmamışsanız!!