İsrail gazını Avrupa’ya Nasıl ulaştırmayı Planlıyor?

İsrail, Tamar ve Leviathan havzalarından çıkaracağı Doğalgazı Avrupa’ya ulaştırmak için planlar yaptı.

Son zamanlarda Türkiye ile Filistin meselesi yüzünden Kötü ilişkiler içerisinde olan İsrail, çıkartacağı gazı EastMed projesi ile Avrupa’ya ulaştırmayı planladı.

Yapılan plana göre Lübnan Ve İsrail gazı Akdeniz’in altından yapılacak boru hattı ile GKRY’ye bağlantısı olacak şekilde Girit-Yunanistan-İtalya üzerinden Avrupa’ya ulaştırılacak idi.

Lakin son zamanlarda yapılan açıklamalara bakarsak bu anlaşmanın pek de geleceği yok.

Özellikle bu projenin maliyeti çok yüksek,maliyetin yanında zaman da önemli. 

Çünkü Avrupa gaza muhtaç, Almanya ise Rusya’ya bağımlığı olduğu için bu konudan müzdarip.

Bu proje çok uzun sürecek bir projedir.

Özellikle suyun altından giden boru hatlarının uğradığı basınçtan dolayı bakım masrafları da fazla olacaktır.

O yüzden projenin sağlam bir temele otutturulmadığı açıkça belli ve en nihayet ; ABD, imzadan 2 yıl sonra EastMed boru hattı projesinden desteğini çekti.

ABD EastMed'e ilişkin çekincelerini gayriresmi bir yazı ile (non paper) Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ne iletti.

ABD’nin, Doğu Akdeniz’de Yunanistan, İsrail ve Güney Kıbrıs Rum kesimiyle birlikteki Doğu Akdeniz-EastMed boru hattı projesinden desteğini çekmesi tamamen jeopolitik gelişmeler, maliyet hesapları ve ekonomik analizdir.

Projenin ekonomik açıdan karsız olduğunun en başından beri ben ve birçok kişi tarafından söylendi. 

Bu sanal projenin gerçekleştirilmesi, ekonomik, siyasi ve belki de askeri yükümlülükler doğurabilirdi. EastMed mevcut durumda ABD için aşırı bir yüktü. Ayni zamanda, Jeopolitik ve Doğu Akdeniz’de Türkiye'nin Jeostratejik konumu Batı'nın gözünde ne denli önemli bir ülke olarak görüldüğünün yeni bir göstergesi.

ABD, Türkiye’nin projeden duyduğu rahatsızlığın önemli bir faktör olduğunu belirterek, ABD, Türkiye’nin EastMed’e tepkilerini görerek bu tepkileri göz önünde bulundurmak istiyor. Dolayısıyla bölgedeki politikalarını genel olarak yeniden şekillendiriyor.

Doğu Akdeniz'de Türkiye'siz bir denklem mümkün değil.

Çünkü eğer buradan Avrupa’ya gaz gidecekse bu ancak Türkiye üzerinden olur.

Doğu Akdeniz kaynaklarını GKRY ve Girit üstünden Yunanistan topraklarına ulaştırması beklenen EastMed Boru Hattı ABD'den destek görmedi.

Son dönemde İsrail ve ABD, EastMed yerine Türkiye'nin dahil olduğu bir projenin devreye alınması konusunda fikir beyanları dikkat çekici. Atina'nın Türkiye'ye karşı siyasi bir araç olarak kullandığı proje ABD'nin de reddetmesiyle Akdeniz'in derinliklerine gömüldü.

Olası İsrail-Türkiye Münhasır Ekonomik Bölge anlaşması Türkiye’yi daha güçlü kılacak.

İsrail’in mevcut gazının ve bundan sonraki bulunacak potansiyel gaz kaynaklarının Avrupa'ya ulaşabilmesi, üretime alınabilmesi ile alakalı tek ekonomik güzergah KKTC üzerinden  Türkiyedir. 

İsrail-Türkiye arasında ki buzların eriyeceğini ve Doğu Akdeniz başta olmak üzere iş birlikleri oluşacağını düşünmekteyim.

EastMed projesi  ölü doğan bir proje olduğunu bizim kadar İsrail de farkında.

Farkında ama kendi çıkarları için bu çözüm yoluna başvurmak zorunda.

İsrail'in Türkiye’ye ihtiyacı var.

Türkiye'de faal olan boru hatlarına bağlanıp İsrail'in doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa'ya satmak en ekonomik çözüm yoludur.

Türkiye bugünkü "piyasa şartlarında" İsrail doğal gazını birçok gazdan daha uygun fiyatlara alabilir.
İsrail’in mevcut havzalardan, Doğal Gaz kaynaklarını ekonomik değere çevirebilmesi için EASTMED Boru Hattı gibi maliyeti çok yüksek ve teknolojik olarak imkansız olan irrasyonel projelere değil, Türkiye üzerinden gidecek hat gibi uygulanabilir ve ekonomik projelere ihtiyacı var. 

İsrail Türkiye’siz Avrupa’ya açılamayacağının farkında, bu farkındalık yıl sonuna doğru bir iş birliğine dönüşebilir.

Bu iş birliği İsrail’e yarayacağı kadar Türkiye’ye de yarayacaktır. 

Doğu Akdeniz’deki çıkarlarından vaz geçmemekte kararlı olan Türkiye, yanına İsrail’i de alarak Yunanistan ve GKRY devletlerinin görmüş olduğu Rüyayı bitirebilir.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz için attığı ilk adım 2013 yılında Norveç'ten satın alınan, ilk Sismik Araştırma Gemisi olma özelliği taşıyan Barbaros Hayreddin Paşa’dır.

2013 yılında alınan gemi,petrol ve doğalgaz başta olmak üzere, Mayıs 2013’de Karadeniz'de ilk Arama keşfine çıkmıştı. 

Kısa süren bu araştırmadan sonra gemi Eylül ayında Akdeniz’e geçmişti.

Türkiye bu adımla birlikte daha önce yabancı firmalara verdiği Sismik Arama işini kendi gemisiyle yapmaya başlayacaktı.

2. Sismik araştırma gemimiz olan Oruç Reis Yerli Üretim olarak envantere alındı.

Ağustos 2017'den Ağustos 2019’a kadar Karadeniz ve Marmara'da sismik araştırmalarını sürdüren MTA Oruç Reis Sismik Araştırma Gemimiz görevini Doğu Akdeniz’de sürdürdü.

Türkiye 2 adet Sismik Araştırma gemisinden sonra 2018 yılında Fatih Sondaj Gemisini alarak envanterine ilk sondaj gemisini katmış oldu.

Bu alımı Yavuz Sondaj Gemisi takip etti. Türkiye 2020 yılına girdiğinde 2 Sismik, 2 Sondaj Gemisi olmak üzere 4 adet Gemi ile Doğu Akdeniz’e kendi haklarını korumak için iddialı bir giriş yapıyordu. 2020 Şubat ayına gelindiğinde 3. Bir sondaj gemisi daha alındığı duyuruldu.

Gerekli bakım ve Onarımları bittikten sonra Akdeniz’e gönderildi.

Bu arada 4. sondaj gemimiz 

Doğu Akdeniz'de Selçuklu-1 kuyusunda yaklaşık 6 bin metrede ÜMİT VERİCİ gaz emarelerine ulaşıldığını Enerji Bakanı Fatih Dönmez Antalya'da 20 ARALIK 2020'de açıklamıştı. 

Elde edilen emarelerin ve jeolojik katmanların kesinleştirilmesi yeniden sondaj çalışmalarının yapılmasına bağlı.

Akdeniz'de gerek veri gerekse de toplanan verilerin işlenmesi ve yorumlanması süreçleri bitti ve ÜMİT VERİCİ SONUÇLAR ELDE EDİLDİ.

2019/2020 Yılında 2 Büyük tatbikat yapan Türk Donanması neredeyse her hafta yapmış olduğu NATO Tatbikatları ile gemilerine liman yüzü göstermiyordu. 

Gemimizin tam 43 Gün boyunca Liman yüzü görmeden önce Libya’da, daha sonra Mavi Vatan bekçiliği yapmak için Akdeniz’de görev yaptığını ve bu süre Türk Deniz Kuvvetleri için rekor bir süre olduğu belirtilmiştir.

Türkiye özellikle Libya iç savaşına çok önem veriyor.

Libya ile yapılan MEB Anlaşmasının sürdürülebilmesi için UMH’ye Teçhizat,askeri araç ve Komuta desteğini sürdürüyor. 

BM’den geçmesine ve ilan edilmesine az kalan MEB Anlaşması Yunanistan’ı adeta çıldırtıyor, elini ve kollarını bağlıyor, 2013 Yılından özgüven dolan Yunanistan hadsiz açıklamalar yapıyordu. Akdeniz’de ABD Desteğini bile tam olarak alamayan Yunanistan yanında sadece Fransa’yı buluyordu. 

Ama Yunan Medyası Tam tersine,Türkiye yalnızmış gibi algı yapıyor.

Halbuki Türkiye 'Doğu Akdeniz-2019 Davet Tatbikatı' kapsamında toplamda 15 ülkeden 47 gemi ve yaklaşık 4 bin 700 personel tatbikata yapıyordu. Ve ev sahibi Türkiye idi.

Türkiye Akdeniz konusunda yalnız olmadığını, haklarını sonuna kadar koruyacağını ve her tehdide göğüs gereceğini tüm Dünya’ya adeta haykırıyor. 

ABD’nin Akdeniz Donanmasını yakın bir gelecekte Asya’ya kaydırması olası.

Akdeniz’de oluşacak Donanma eksikliğini Türkiye kendi Donanması ile kapatabilir.

Bu konu ayrı bir bilgisel konusu bile olabilir.

ABD Orta Doğu’da ortalama 25 senedir var, harcadıkları paranın haddi hesabı yok.

Kaybettikleri zaman ortada, Orta Doğu’da harcadığı zaman ve para yüzünden Çin gibi bir devlet başlarına bela olmuş vaziyette. 

Harcadıkları bunca paraya rağmen ABD Kısa bir zaman içersinde tekrar Petrol ithalatçısı konumuna düşecek.

ABD Çin’in yükselişini engellemek istiyorsa onu Asya’ya kapamalı, deniz ticaretini kısıtlamalı.

Çin ile gerilim yükseldiğinde petrol sıkıntısı çekmemeli, çektirmeli.

Bunu yapmak için kendisinin yüksek miktarda petrol çıkarması gerekli.

Bu petrolü çıkarırken tabii ki maliyeti düşük olmalı ve kendi ana karasına yakın olmalı.

Bu petrol Venezuela’da var, ABD bu petrollere muhtaç. 

Türkiye ile Venezuela ve Akdeniz konusunda Ver gülüm, al gülüm stratejesi izlemeye çalışan ABD bunu tam olarak beceremedi.

Ben gelecekte Venezuela’da 2. bir kalkışma bekliyorum ve bu işi kökünden biterecekler diye düşünüyorum. 

Belki de Maduro’yu ellemeden sadece petrol tesislerine el koyarlar. 

Türkiye Akdeniz’deki petrol ve doğalgaz rezervini çıkarmak için bu işte tecrübeli yabancı şirketlerle de anlaşma yaptı.

Çıkarılacak olan petrol&gaz güven içinde Türkiye 'ye gelmesi şart.

Bu güveni sağlamanın bir yolu da Libya’dan geçiyor. 

Türkiye’nin Libya’da olma nedenlerinden biri de bu. Türkiye, yakın bir zamanda AB’den ayrılarak kendi rotasını oluşturan İngiltere ile yakın temaslar kurmaktadır.

Özellikle Akdeniz’de yapılacak bir anlaşmanın BP -Exxon ve Chevron İle yapılması olasıdır. 

Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin onay vermediği, rızasının olmadığı hiçbir projenin oldu bittiye getirilmesine izin vermeyecek.

Tek taraflı, Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının yok sayıldığı, adadaki tarafların eşit ve adil pay almadığı bir sisteme geçit vermeyeceğiz.

Türkiye’nin bu konudaki tavrı ve duruşu nettir. Bizim olan bizde kalacak, bizim olanı bizden çalmalarına izin vermeyeceğiz. 

Uluslararası hukuktan kaynaklı hak ve menfaatlerimizi sonuna kadar korumaya karalıyız.

HATIRLATIRIM: Ünlü Türk denizcisi KAPTAN-I DERYA ve devlet adamı Barbaros Hayrettin Paşa: “Denizlere Hâkim Olan Cihana Hâkim Olur”.

 

SON