İstedikleri kadar inkar etsinler, bununla asla bir varlığın yapısını değiştiremezler.

İnkar asla varlığın yapısını değiştirmez.

Yok etmez.

KKTC de böyle bir şeydir.

İlan edildiği günlerde Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın “bu çocuk artık doğmuştur ve inkar edenlere rağmen büyüyecektir” sözleri hala kulaklarımdadır.

Ve her geçen gün de doğruluğu ispatlanmaktadır.

Bahsettiğim tanınma konusu değil.

Önce bu ayrımı yapalım.

Tanınma ayrı bir konudur ve onun da günü gelmiştir.

Ama önce varlık konusunu konuşalım.

KKTC varlığı kabul görmüş bir devlettir.

Yaşanan son olay, Rum hükümetinin de bu varlığı kabul ettiğinin bir kanıtıdır.

Güney Kıbrıs’ta suç işleyen bir ismin yakalanması konusunda Rum makamları KKTC makamları ile temas halindedir.

Resmi bir temas elbette söz konusu değil.

Şimdilik.

Ama doğrudan bir temas sürmektedir.

İlk başlarda BM aracılığı ile gerçekleşen bu tip temaslar artık doğrudan olmaktadır.

Güney Kıbrıs’ta çaldığı askeri silahla cinayete teşebbüs eden Rum’un KKTC’ye geçmiş olabileceği üzerinde duran Rum polisi Kuzey’deki muhatabı olan Türk polisi ile işbirliği halindedir.

Bu trafik iki taraflıdır.

KKTC’den Güney’e kaçan suçlular için de işbirliği olmuştur, olacaktır.

Kamu düzeni ve suçla mücadele konusunda yürütülen işbirliği hem kaçınılmazdır hem de takdire şayandır.

Rum tarafında artık gerçekler görülmeye başlanmıştır.

Hükümetlerinin gerçekleri inkar eden politikalarına rağmen Rum halkı kendi bildiğini yapmaya başlamıştır.

KKTC’den ucuz yakıt almak için sınır kapılarında kuyruk oluşturan Rum vatandaşları da güzel bir örnektir.

Bu tür örnekler giderek artacaktır.

Aklın yolu da budur.

Darısı bizim taraftaki gerçekleri inkar eden güruha olsun diyelim...