Gündem allak bullak oldu.

Kimse neyi ve neden tartıştığını bilmiyor.

Temel konu elektrik ama işin içine siyaset de girdi.

Hal böyle olunca da sapla saman karıştı.

Hükümet şartları kendisi belirlemek ve en önemlisi de pazarlık payını güçlendirmek için ihale yasasından muafiyet yaratmak istiyor.

Bunun için de yasayı değiştirmek için çalışmakta.

Hükümetin bu niyetinden kuşku duyanlar var.

Tüm iplerin hükümetin elinde olmasından rahatsızlık duymaktalar.

Bu rahatsızlıklarını da “neden sadece AKSA” sorusu ile anlatmak istiyorlar.

Bu istek zamanla bir AKSA karşıtlığına dönüştü.

Böyle olunca da tartışmaların tam da ortasında kaldı.

AKSA büyük bir şirket.

Uluslararası enerji yatırımları var.

Uzun bir süredir de ülkemizde faaliyetteler.

Verdikleri hizmete ilişkin bir şikayet olduğunu bugüne kadar duymadım.

Talebi karşılama konusunda başarılı bir performansı var.

Tek sıkıntı anlaşmada yer alan “alım garantisi” maddesi.

Bu yönü ile AKSA herkes tarafından eleştirildi.

En başta yapılan sözleşmede yer alan bu madde ile özdeşleşti.

Oysa ki, bu tür sözleşmelerde her zaman kullanılan bir yöntemdir.

Ama nedense hep öne çıkarıldı.

Hemen herkes AKSA ile yapılmış olan anlaşmadan rahatsızlığını dile getirmiştir bu ülkede.

Ve ne gariptir ki, en fazla rahatsız olanlar da zamanında bu anlaşmaya imza atanlar oldu.

AKSA şu anda tamamen hedef tahtasında.

O kadar ki tartışmanın özünü bile kaybettik.

Sanki AKSA olmasa sorun olmayacakmış gibi bir havada olanlarımız azımsanmayacak kadar fazla.

Oysa tartışmamız ve karara bağlalamız gereken o kadar çok konu var ki..!

Ama yapmadık ve yapmıyoruz.

Bu noktada ben AKSA yöneticisi olsaydım eğer hiç zaman kaybatmeden bir açıklama yapardım.

Ve “görülen lüzum üzerine KKTC’deki hiçbir enerji yatırımına katılmayacağımızı” açıklardım.

Bence gelinen noktada bu tavır kaçınılmaz bile olmuştur.

Bunu yaparken de asla bir blöf oalarak değil, bir rest şeklinde yapmak lazım.

Bakalım “başka bir şirket var mı” ve eğer varsa “onların şartları nedir” görülsün..

Bana kalırsa iş bu aşamaya geldi.

Hükümet süreci doğru yönetemedi.

Sadece yasal değişikliğe ve ihale şartının kaldırılmasına odaklanılması konuyu özünden uzaklaştırdı.

Sendika da aynı durumda.

Onlar da işi “olmak ya da olmamak” şekline soktular.

Ve çok büyük yanlış yaptılar.

İşte bu yanlışların ortasında tarafları baş başa bırakmak bence yapılacak en doğru hareket olur.