Dünyada artan silahlanma ve ülkelerin savunma bütçelerine ayırdıkları astronomik rakamların endişe verici ve düşündürücü boyutlarda olduğunu açıkça görüyoruz.

Özellikle küresel güçlerin son 20-30 yılın en yüksek düzeyinde silahlandıklarını ve ordularını teçhiz ettiklerini; sanki bir Dünya Savaşı’na daha hazırlandıklarını ilginç bir şekilde gözlemliyoruz.

Üstelik hepsi savaşın acılarını yaşamış ve ne kadar trajik olduğunu bilmiş görmüş olmalarına rağmen; barışı ve huzuru bilerek isteyerek katletmektedirler.

Bu kadar silah, bu kadar yığınak ve hazırlık ne için?

Kimin için?

İnsanlık nereye doğru gidiyor?

Emperyalist heves ve arzularının kontrolsüz silahlanma noktasındaki meşum tecellisinin önlenmesi ve yıllar boyu sürecek, gelecek nesilleri tehdit edecek eylem ve söylemlerden özenle kaçınılması; insanoğlunun hayrına olacağı gibi; etkili bir barış ikliminin tesis edilmesine de katkı sağlayacaktır.

Bu genel değerlendirme ışığında silahlanma ile silahsızlandırma arasında kalıcı bir denge düzeni kurulmalıdır.

Silahsızlandırma ve silahların kontrolü ve sınırlandırılması antlaşmalarına önem verilerek bu konuda çok ciddi adımların uluslararası aktörler tarafından atılması gerekmektedir.

Ayrıca dengesiz ve kontrolsüz düzenler yaratacak; tehlikeli adımlar atacak girişimlerden kesinlikle kaçınılmalıdır.

Hele hele komşuluk ilişkileri bulunan tarihi, sosyal, kültürel bağları da olan ülkelerin bu konuda çok daha hassas davranmaları büyük önem arz etmektedir.

Buradan Yunanistan ve GKRY’ne geçmek istiyorum.

Bu ikili silahlanmayı ve hat safhaya varan savunma (saldırı) harcamalarını fanatik bir boyutta ve Türkiye-KKTC aleyhine gece gündüz durmaksızın devam etmektedirler.

Muhtemel bir Türk-Yunan savaşında değiştirilmesi mümkün olmayan hususları aşındırmaya ve değiştirmeye çalışmaktadırlar.

Yani hep sorulduğu gibi bu kadar silahı, tankı, topu, uçağı Türkiye için alıyorlarsa azdır, kendileri için alıyorlar ise çoktur.

Savaşın dinamikleri ve analizi çerçevesinde her iki taraf arasında genel bir karşılaştırma yapılır ki biz buna askeri literatürde Nisbi Muharebe Gücü diyoruz.

Kısaca bu noktaya bir göz atacak olursak şunları görebiliriz:

 

TÜRKİYE

YUNANİSTAN

Nüfus

84 milyon

11 milyon

Ordu

600 bin

200 bin

Yüzölçümü

783.000 km2

131.000 km2

 

Dünya orduları içerisinde Türkiye 13. sırada; Yunanistan ise 33. sırada yer almaktadır.

İHA-SİHA kapasitesi çok yüksek olan Türkiye aynı zamanda NATO’nun ikinci büyük ordusuna da sahiptir.

Diğer sayısal verilerin de tümü hava-deniz gücü dahil olmak üzere hepsinde Türkiye üstün konumundadır.

Hal böyle iken taraflar arasında vuku bulacak herhangi bir çatışma hali, tıpkı arslan ile kedinin kavga etmesi gibi bir şey olacaktır.

Bu verilere bakıldığı zaman herhangi bir harekette ya da hasmane bir tutum içerisinde fiili olarak bulunmadan önce on defa düşünmesi gerekir.

Devlet aklı ile hareket edilecek ise; hiç adım atmamak ve uslu komşuluk ilişkileri sergilemek; optimum hareket tarzını benimsemek ve uygulamak en doğru yol olacaktır.

Sağlık ve sevgi ile...

NOT: Moral motivasyon, vatanseverlik ve harp prensiplerindeki tecrübe ve savaş deneyimi Nisbi Muharebe Gücü değerlendirmesine dahil edilmedi.