Annan Planı döneminde herkesin diline marş olan sloganı hala unutmadık.

“Çözüm ve Avrupa Birliği” demeyen kalmamıştı neredeyse.

Oldukça etkili bir slogandı.

Kıbrıs Türk Halkı’nın yıllardır süren izole durumuna getirilmiş müthiş bir alternatifti, çözümdü.

Ancak olmadı.

Çözüm kısmı hiç olmazken, Avrupa Birliği ise kısmen oldu.

Kimimiz Avrupa Birliği vatandaşı olduk, bazılarımız olamadı.

Ama Kıbrıs Türkü artık Avrupa Birliği ile tanışmış oldu.

İstesek de istemesek de, sevsek de sevmesek de bu artık bir realidetir.

Avrupa Birliği hayatımızda olan bir gerçektir.

Son dönemde yapılan bazı açıklamaları gerçekten üzülerek görmekteyim.

İçimize kadar gelmiş olan, ceplerimize pasaport olarak girmiş olan Avrupa Birliği’ni görmezden gelmek, yok saymak en kötüsü de karşı çıkmak son derece anlamsız, bir o kadar da yanlıştır.

Temel çıkış noktası “Rum tarafının tek yanlı üye yapılmış olması” şeklindedir.

Yani Avrupa Birliği’ne krşı çıkanlar “Rumlar’ı aldılar ama bizi almadılar” diyerek Avrupa Birliği’nin yanlı olduğunu söyleyerek karşı çıkmaktadırlar.

Çok ilginçtir ki bunu söyleyenlerin neredeyse tamamı yeni politikamız olan “iki devletli çözüm” modeline destek vermektedirler.

Ve bu durum da büyük bir çelişki yaratmaktadır.

Hem iki ayrı devlet olmaktan bahsedeceksin ve bunu savunecaksın, hem de “onları ayrı aldılar” diye Avrupa Birliği’ne kızacaksın.

Sonrasında bir diğer nokta da, Avrupa Birliği’ne karşı çıkış noktası olarak Türkiye’nin gösterilmesidir.

Deniliyor ki, “Türkiye’nin olmadığı bir yapıda biz olamayız, sonra garantörlük zora girer”..

Allahınız aşkına, artık bir durun..!

O Türkiye ki, 1974’te garantör devlet olarak, başta ABD olmak üzere neredeyse tüm dünyayı ve de Birleşmiş Milletleri karşısına alarak gelip Barış Harekatı’nı yapmıştı.

Allah göstermesin ama yine benzer bir durumla karşılaştık diyelim.

Türkiye sırf Avrupa Birliği “dur” dedi diye durur mu..?

Bizi kaderimizle başbaşa, yapayalnız bırakır mı..?

Cevabı hepimiz çok iyi biliyoruz.

Bırakmadı, bırakmaz.

Tek güvencemiz, tek garantörümüz..

Anavatanımız..

Bunlar da birer realitedir.

Aynı Avrupa Birliği’nin artık hayatımızda olduğu gibi..

İnkar da edemeyiz, görmezden de gelemeyiz.

Avrupa Birliği politikası oluşturulmalı.

Hem de acilen.

Özellikle de çözüm modeline ilişkin olarak mutlaka ve mutlaka yeni yaklaşımlar olmalı.

Yani, iki devletli çözüm yerine, AB çatısı altında iki devletli çözüm demeliyiz.

Mümkün değil mi..?

İki devletli ne kadar mümkünse AB çatısı altında iki devletli de o kadar mümkündür..