Dün yazmıştık.

ABD’nin ilişki bozma politikası ile yaptıklarını ve yapacaklarını.

Bugün yine aynı konu eksenindeyiz.

Gerçekten tuhaf işler oluyor.

ABD elinden geleni yaparak Ukrayna’yı Rusya ile savaşa soktu.

İşin başında her türlü destek vaadi vardı.

Hatta doğrudan NATO üyeliği garantisi bile verilmişti.

Ama savaş çıkınca işler değişti.

Amerikan Yönetimi, Ukrayna’ya vaat ettiği yardımları yapmak yerine Rusya’yı dünyadan tecrit etmeye başladı.

Arada “dostlar alışverişte görsün” şeklinde silah yardımı oldu.

Ama bu ne Ukrayna’yı tatmin etti ne de Rusya’yı durdurdu.

Gel gör ki, aynı Amerikan Yönetimi hiçbir sorunu olmayan bir başka ülkeye yardım için seferber oldu.

Evet, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi.

Neredeyse 50 yıldır barış ve huzurun hüküm sürdüğü bir coğrafyada şimdi Amerikan askeri yapılanması konuşuluyor.

ABD Yönetimi, savaşa sokup ateşe attığı Ukrayna yerine, barış ve huzurun kucağındaki Güney Kıbrıs’ı askeri açıdan desteklemeye yoğunlaştı.

Anlaşılır değil demeyeceğim.

Çünkü her şey çok net, çok açık.

Kıbrıs’ta Amerikan planları bir kez daha devrede.

Yıllarca iki yüzlü politikaları görmezden gelen Rum kamuoyu her zamanki gibi yine sessiz.

Bir kez daha birilerinin kendileri için bir şeyler yapacağı gafletine kapılmışlar.

Benzer durum bizim tarafta da görülmekte.

Sırf Türk askerini göndermek için Ada’nın silahsızlandırılması ve sıfır asker politikası uygulanması gerektiğini iddia edenler, nedense sessizliğe bürünmüş haldeler.

ABD’nin adayı silah deposuna çevirme planlarını görmezden geliyorlar.

Başta demiştik, bir tuhaf yardım hikayesi diye.

Gerçekten tuhaf.

Ama şaşırtıcı değil.

Şaşırmadık.

Çünkü biz bu filmi daha önce de görmüştük.

Bu filmi çevirenlerin unuttuğunu hatırlatıp bitirelim.

İstediğiniz senaryoyu yazabilirsiniz.

Ama şunu asla unutmayınız ki, Kıbrıs Türk Halkı da, Türkiye de sizin filminizin figüranı olmaz.

Olsa olsa başrol olur.

Ve sizin senaryonun sonunu belirler...