“HER TOPLUM, LAYIK OLDUĞU ŞEKİLDE YÖNETİLİR” Montesquieu’nün ünlü sözü.

İşte bu söz, milleti oluşturan halkın yapısı ile mevcut yönetim şekli arasında bir ilgileşim olduğunu vurgular.

Buradan yola çıkarak, gelelim bizim SİMBİYOTİK ilişkimize.

Öncelikle SİMBİYOZUN tanımını yapalım:

İki veya daha fazla farklı tür (organizma) arasında olan yakın ilişkileri ve etkileşimleri tanımlar.

Birlikte yaşayarak birbirlerine fayda sağlamayı ifade eder.

İki türün karşılıklı menfaatleri doğrultusunda hayatının devamlılığını sağlamak, SİMBİYOTİK ilişkinin mantığı olarak kabul edilir.

Yaşadığımız toplumda bu ilişkiye uygun hareket eden politikalar ve buna uygun ifadeler vardır!

“El eli yıkar el döner yüzü yıkar.” “Gör beni göreyim seni.” “Bir adım gelene on adım giderim.”

Bu söylemlerin hepsi SİMBİYOTİK ilişkinin ifadeleridir.

SİMBİYOTİK ilişkinin merkez noktası rekabetin neticesine bağlı olarak şekillenmeyi yani suyun, hangi bardağa koyduğunda hangi şekli aldığının tarifidir.

Kısacası ortak noktası olmayan ve hatta birbirlerinin yaşamında değeri olmayacak şeklinde düşünülebilecek türler…

Biraraya geldiklerinde, önce birbirlerine zarar vermişler. Daha sonra birbirlerine alışarak birlikte yaşamaya başlamışlar.

Bu tür ilişkiler, ilişkiye katılan canlılara doğal ortamda avantaj sağlamasından dolayı evrimleştiği düşünülmektedir.

Çünkü SİMBİYOTİK ilişki sonucunda taraflar az da olsa farklı yollara girerler.

Karşı tarafın bazı koşulları sağlamasından ötürü kendilerinin yaptığı bazı işleri terk ederler;

bu da onlara, tüketilen enerji açısından fayda sağlar.

İşte tabiatın bu gerçeği, partilerimizin ve o partilerle bağ kurmuş partililerin de maalesef gerçeği olmuş durumda.

“Hırsız olmuşsun, arsız olmuşsun, devleti rant kapısı yapmışsın, vatandaşın hakkını peşkeş çekmişsin” ilişkinin çıkarı açısından bunların çok bir zararı yoktur.

Çünkü ilişkide önemli olan mevcut menfaatlerde zarar görmemeyi birbirlerine taahhüt etmekte.

Tüm beklenti, kurdukları SİMBİYOTİK ilişkinin neticesini almak.

Her bir aday farklı kulvarlarda bu ilişkiyi gerçekleştirmiştir.

Politikada oy kazanmak, iktidarı sürdürmek, çoğalma ve devam sağlama anlamına gelir.

Bir güvence, sırtını dayadığında elde edeceğin yaşamsal bir şeyler olması gerekir.

SİMBİYOTİK karakter transfer olur.

Yavrulara ve/veya ilişkiye giren başka soylara bir süre sonra da olsa aktarılır.

Organizmanın (türün) hayatta kalma şansını artırmak, popülasyonu artırmak, soyu sürdürmek ana hedeftir.

Hadi şimdi bu ilişkiyi kime uygun görüyorsanız onu gözünüzün önüne getirin!!!

Bu ilişkiden ortaya çıkan kişi başarılı olur mu? 

Orasını bilmem ama bildiğim bir şey varsa o da bu ilişkinin hiç de bize göre olmadığıdır.

Biz samimi, içten, bizimle gülen, bizimle dertlenen; kısacası bu coğrafyanın yaşanmışlıkları ile yoğrulmuş liyakat ve asalet sahibi, gerektiğinde elini masaya vuran bir lider istiyoruz.

Dipnot: Buradan hemen şunu belirtmekte fayda var. Tabi kendini ideolojisine sıkı sıkıya bağlamış ve yıllarca bunun için mücadele etmiş dava insanlarını ayırmak gerekir.