Türkiye seçimleri geride kaldı.

En azından parlamento kısmını tamamladık.

Şimdi gözler Cumhurbaşkanı seçiminin ikinci turunda.

Çok büyük bir seçim oldu.

Hem Türkiye açısından, hem bölge açısından hem de başta Avrupa olmak üzere dünya açısından.

Bizim açımızdan da büyüktü, önemliydi.

Ama bizim durumumuz farklı olduğu için diğer aktörlerin algısı ile bizim algımız farklıydı.

Doğal olarak..

Tüm diğer aktörler olayı sadece kendi açılarından ve Türkiye ile olan ilişki biçimleri şeklinde algılarken, biz olaya kendi iç dengelerimiz açısından da baktık.

Bu aslında çok da yanlış değil.

Mutlaka bizdeki iç dengelere de etkisi olacaktır.

En basitinden bakarsak, yeni hükümetin izleyeceği ekonomi politikalarının sonuçları bizi de doğrudan etkileyecek.

Türkiye’nin oluşacak yeni dış politikası da bizi fazlasıyla etkileyecek.

Türk halkının mutluluğu ya da mutsuzluğu da bizler için önemlidir.

Yani özetle, Türkiye’de seçimin ardından oluşacak yeni hükümetin ekonomi, uluslararası ilişkiler ve içteki politikaları bizler için de önemlidir.

İki hafta sonra yapılacak olan Cumhurbaşkanı seçiminin ardından Türkiye’nin beş yıl süreyle görev yapacak Cumhurbaşkanı belirlenmiş olacak.

Elbette bu sürede hükümet oluşumuna yönelik çeşitli senaryolar ortaya atılacak.

Ama bunların hepsi de senaryodan ibaret olacak.

Çünkü hükümeti kuracak olan ismin seçilmesini beklemek gerek.

Türk halkı kararını verdikten sonra konu netleşmiş olur.

Bu arada bizim de boş durmayıp politikalarımızı belirlememiz gerekli.

Özellikle de ekonomik politikaları netleştirmeliyiz.

Çünkü Türkiye’nin de önündeki öncelikli konu ekonomi olacak.

Durum böyleyken bizim de ne istediğimizi, neye ihtiyacımız olduğunu net bir şekilde ortaya koynanız lazım.

Arkadan yetişmemiz mümkün olmaz çünkü.

Türkiye yeni ekonomi yönetimi oluşur oluşmaz, hatta belki de oluşma aşamasında bizim de temasa geçmemiz şarttır.

Ama gel gör ki bizim kamu maaşlarını ödeyebilmek dışında herhangi bir ekonomik hedefimiz yok..!

Lokomotif dediğimiz öncelikli sektörlerin önceliklerine ilişkin yapılmış somut bir çalışmamız yok.

Elimizde hazır bir dosyamız da yok..

Çok emin konuşuyorum.

Kimseyle bu konuda herhangi bir konuşma yapmış değilim.

Ama biliyorum ve hatta eminim ki durum böyle..

Çünkü ülkemi tanıyorum..

İki hafta çok uzun bir süre değil.

Ama en azından bir ön çalışma yapmamıza yeter.

Önce bunu yapalım.

Sonrasına da zaten oluşacak yeni hükümetle karar vereceğiz.

Umarım bu sefer şeytanın bacağını kırar ve bu konuda adımlar atarız..

Yoksa sittin sene memur maaşı ödemeyi ekonomik başarı zannetmeye devam ederiz..