DENKTAŞ İLE DOKTOR KÜÇÜK’Ü ANMAK VE SOLUN DRAMI
Önce Denktaş’ı ardından da Doktor Küçük’ü andık ölüm yıldönümlerinde.
Bildik nutuklar atıldı, tanıdık açıklamalar yapıldı.
Alkışlayanlar da oldu, eleştirenler de.
Alkışlayan kısmı malum da, eleştiren kısmı giderek ilginç bir hal almaya başladı.
Hem kesim hem de içerik olarak yaşanıyor bu ilginçleşme.
Önceden sol kesimin gerek Denktaş gerekse Doktor Küçük konusundaki eleştirilerine alışmıştık.
Kıbrıs konusu odaklı, bildik kelamlardı.
Ama bu yıl öyle olmadı.
Sol kesim bir yandan sağ kesimi eleştirdi, diğer yandan Denktaş ile Doktor Küçük’e sahip çıktı..!
Hem de nasıl..!
Sol kesimin temel eleştiri noktası gerçekten siyasi tarihimize not düşülecek bir boyutta..
Onlara göre sağ siyaset, liderlerine de ideolojilerine de sahip çıkmıyor..
Ve bu “sahip çıkma”yı onlar yapıyor..
Şimdilik liderler noktasındalar, ideoloji aşamasına henüz geçmediler.
Bunun nedenleri ve sonuçları üzerine konuşmak lazım.
En temel nedeni elbette ki siyaset yapmaktır.
Sol siyaset eline geçen her fırsatta “rakibi” sağ siyaseti eleştirmekte.
Bu, işin normal ve anlaşılır kısmı.
Ama işin diğer yönü gerçekten enteresan.
Bugün baktığımızda, sağ siyasetin Doktor Küçük ve Denktaş olmak üzere lider vasıflı siyasetçiler yetiştirdiğini görmekteyiz.
Ama sol siyasette böyle bir şey yok.
Bugüne kadar olmadı.
Görünen o ki bugünden sonra da olmayacak.
Hal böyle olunca da, lidersiz kalan sol siyaset, sağ’ın liderlerini kendisine uyarlamaya kalkıştı.
Belli noktaları öne çıkararak bunu yapıyorlar.
Sıkıştıkları yerde ise suçu liderler yerine mevcut sağ siyasete atıyorlar.
Gerçekten enteresan haller bunlar..
Solun gidişatı açısından da sağın selameti açısından da değişik sonuçlar doğurabilir.
Gerçi sol’un içinden bazı farklı sesler çıkmadı değil.
Bilerek ya da bilmeyerek bu durumun aksine açıklamalarda bulundular.
Ama onlar da zaten sol’un içerisinde yer bulamamış olanlardı.
Sonuç değişmedi yani..
Sol’un sağ’ın liderlerine sahip çıktığı ve sağ’ı bu konuda eleştirdiği bir döneme girdik.
Hepimize hayırlı olsun..