EL-SEN Başkanı Çağlayan Cesuer önceki günkü eylemde öyle bir söz etti ki..!

Anlaşılır gibi değil.

Sayın Başkan, hükümetle süren mücadeleleri sırasında bu kez halkı tehdit eden bir ifade kullandı.

Önümüzdeki döneme ilişkin eylem biçimlerini ve yapacakları eylemin dozunu anlatırken, halka yönelik olarak da “dolaptaki iki tavuk için beni aramayın” deyiverdi.

Yani, “elektriğiniz kesilecek ve kayıplarınız olacak” dedi.

Aslında demek istediği tam da bu değildi.

Sonraki söyledikleri ile anlatmaya çalıştı.

Halka, “dolaptaki tavuktan daha önemli bir şey için mücadele veriyoruz” demek istedi.

Ama olmadı.

Doğal olarak halk dolaptaki tavuğa takılıp kaldı.

Durumu anlatmak için talihsiz bir tercih yaptı.

Elektrik öylesine stratejik ve bir o kadar da kritik bir konu ki..!

Önceki yıllarda üreticilerin yaptığı gibi yolları trafiğe kapatmakla ya da grevle okullarda eğitimi durdurmakla aynı şey değil.

Burada söz konusu olan insanların yaşamına doğrudan dokunacak bir konudur.

Hem de öyle bir dokunma ki, sorma gitsin.

İşte bu yüzden konu hem hassas hem de zor.

Bu nedenle de sendika yönetimi bundan sonraki süreci son derece dikkatli yürütmek zorunda.

Bir tarafta üyelerinin haklarını koruyacak, diğer taraftan da kamuoyunu karşılarına almayacak adımlar atmalaı lazım.

Çok da kolay değil.

Hatta belki de sendikal anlamda en zor durumlardan birisi.

Hayati önemi olan enerji konusunda sadece greve çıkmak mücadele verilen karşı tarafı zorlayıcılığı çok fazla olmayan bir yöntem.

Ancak halka da bunu yaşatarak hükümeti zora sokabilirsin ama bizim ülkede elektrik konusunda halkın sabrı uzun zaman önce tükenmiş olduğundan bu demgeyi kurabilmek çok da kolay değil.

Neredeyse imkansız...

İşte bu nedenle sendika sadece olumsuzuk yaratacak adımlarla hareket etmemeli.

Belki de her kesimden daha da fazla bir şekilde süreci olumluya çevirecek talep ve önerilerle hareket etmelidir.

Sendikanın bunu yapabilecek gücü ve kapasitesi fazlasıyla mevcut.

Kullanmalarının zamanı geldi bence.

Bunu yaparak hem halkın desteğini kaybetmeyecekler, hem de sorunun akılcı bir şekilde çözülmesine de katkı sağlayacaklardır.

Aslında önemli bir fırsat ortamı yaratıldı.

Kriz ortamındayız ve her kriz bir fırsattır.

Şimdi yapamız gereken yegane şey krizden sağ salim çıkabilmek ve geleceği kurtarabilmektir.

Akıl yoluyla bunu yapabiliriz.