En nihayet oldu ve elektrikte imzalar atıldı.

KKTC ile Türkiye arasında enerji alış-verişini sağlayacak sistemin, kamuoyunda bilinen adıyla kablonun kurulması için protokol imza altına alındı.

Önce bir hayırlı olsun diyelim.

Ardından da umarım su gibi olmaz demek lazım.

Çünkü su işi hiç de yolunda girmiyor.

O kadar büyük yatırım ve emekle getirilen sudan sadece evsel ihtiyaçlar karşılanmakta.

İşin belki de en önemli diğer bacağı olan tarımsal amaçlı kullanım pire hızıyla gitmekte.

Sebepleri ya da suçluları konuşmak fayda etmez.

Durumu konuşalım.

Türkiye’den gelen sudan eğer tarımsal amaçlı olarak da faydalanmaya başlarsak resmen çağ atlarız.

Ama hala olmadı.

Proje devam ediyor ama çok yavaş.

Bunun sorumlularını da aslında hepimiz çok iyi bilmekteyiz.

Suda durum böyleyken insanın aklına ister istemez “elektrikte de böyle mi olacak..?” sorusu gelmekte.

Çift taraflı bir kurulum söz konusu olacak.

Yani KKTC ihtiyaç duyması halinde enerji alacak, üretim fazlası olması durumunda da bunu aynı şebeke hattı ile Türkiye’ye, yani enterkonnekteye verecek.

Son derece güzel, faydalı ve olumlu.

Geleceğe dönük bir proje.

Ama…

İşin bir de “ama”sı var..

En başta bizim yenilenebilir enerji kaynaklarına gereken yatırımları yapıp yapmayacağımız konusu var.

Belli bir oranda konutlarda yaygın olarak kullanılıyor.

Çok az bir miktarda da olsa sanayi üretimi için enerji tarlaları oluşturuldu.

Ama bunun temel bir proje ile yürütülmesi şart.

Kafamıza göre, gecekondu mantığıyla enerji politikası yürütemeyiz.

Bir diğer husus ise gelecek enerjinin başta sanayi olmak üzere üretim maksatları ile kullanımıdır.

Bunu şimdiden planlamalıyız.

Evet, daha vakit var.

Projenin hayata geçmesi en azından 3 yılı bulacak.

O da en iyi ihtimal.

Ama ülkelerin yaşamlarında bu süre çok da uzun bir süre değildir.

Gelecek enerjinin hangi alanlarda hangi şartlarda kullanılacağının planlarının derhal yapılması şarttır.

Yoksa, başta da söylediğimiz gibi su konusundaki duruma düşeriz.

Boş tartışmaları ve kişisel çekişmeleri bırakıp ev ödevlerimize odaklanalım.

Elektrik geliyor.

Ne kadarlık bir sürede ne kadar enerjiye hangi alanlarda ihtiyaç olacak..?

Bu sorunun yanıtlarına bir de “ne kadar sürede ne oranda ve hangi tipte yenilenebilir enerji üreteceğiz” sorusunun yanıtını da ekleyelim.

Yola böyle çıkalım.

Su konusunda “Su akar Türk bakar” sözünü sık sık hatırlamıştık.

Elektrik için benzer bir ifade var mı bilemem.

Açık söylemek gerekirse, öğrenmeye de niyetim yok..!