Türkiye’nin çevresinde yaşanan sıcak gelişmelere paralel olarak, atılacak stratejik ve taktik adımların doğru zeminde ve doğru zamanda atıldığını, güncel konu olan Geçitkale Havaalanı’nın İHA-SİHA üssü haline kapsamlı olarak getirilecek olmasından idrak ediyoruz.

Bu konuda yasal çerçevede ve antlaşmalar kapsamında gerekli hazırlıklar yapılmaktadır.

En kısa sürede de tam teşekküllü bir askeri üs haline getirilerek, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı’nın sevk ve idaresine işlevsel olarak verilecektir.

Zaten artan gerginliklere ve karşı tarafın pervasız ve hesapsız bir şekilde barıştan uzak yaklaşım tarzlarına binaen (atfen) bir süreden beri Geçitkale Havalanı bölgesi İHA+S üssü olarak taktik seviyede ve aktif seviyede kullanılmaya başlanmıştır.  

Gelişen son durum muvacehesinde ve şımartılan yaramaz çocuğun haylaz ve aylaz davranışları neticesinde artık buranın stratejik ve askeri bir bölge statüsü kazanması kaçınılmaz ve zorunlu bir milli güvenlik meselesi haline gelmiştir.

Verilen karar da tam da bu noktada anlamlı ve yerindedir.

Olaylara seyirci kalmak ve pasif hareket tarzı izlemek eski Türkiye gündeminde kalmıştır.

Günümüzde etki-tepki ve güçlü hareket tarzları sergileyerek beka ve milli güvenliğin sağlanmasının yolu öngörülebilir proaktif tedbirleri zamanında almaktan geçer.

İşte Geçitkale üssünün ihdas edilmesi bu durumun bir yansımasıdır.

Şimdi gelelim anılan üssün siyasi ve askeri maksatlarına ve bu maksatları tatbik edecek planların durum muhakemelerinin yapılmasına ve harekat planlarına.

Günün ve durumun ihtiyaçlarına uygun bir şekilde ilave edilmesine işin ve verilecek görevlerin şansa bırakılmadan mutlak bir doğrulukla icra edilebilmesi için bu ilavelerin ayrıntılı bir şekilde yapılması son derece elzem bir konudur.

Doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da dengeleri muhafaza etmek, durum üstünlüğünü sürdürmek, sahayı yakından takip ve kontrol etmek bu sayede daha etkili bir şekilde sağlanmış olacaktır.

Ayrıca olası bir Türk-Yunan çatışmasında çok daha kısa zamanda birliklerin havadan desteklenmesi etkili olarak yapılabilecek ve hava üstünlüğü baskın bir şekilde sağlanabilecektir.

Ege’de yaşanacak Türk-Yunan gerginliklerinin çatışmaya dönüşmesi, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’e de sıçraması muhtemeldir.

O nedenle her üç harekat alanında yerinden cereyan edecek hadiselerin/çatışmaların desteklenmesi harekatın kesintisiz idamesi ve sonuçlanması askeri ve siyasi hedeflerin ele geçirilmesi ve siyasi maksadın tahakkuku için önemli avantajlar temin edecektir.

Güçlü kalabilmenin yöntem ve usulleri yukarıda anlatmaya çalıştığım uygulamalar ile kuşkusuz sabittir.

KKTC’nin ve TC’nin Mavi Vatan’da ve semalarında hak ve menfaatlerini azim, irade ve kararlılıkla savunmanın en gerçekçi yolu entegre edilmiş mekanizmaların hayata geçirilmesi, yine aynı kararlılıkla ve bir vatan belgesi ile aynı fikirde olmayan insanların üzerine gidilmelidir.

İkna yolları ve ikmal akışı daha hızlı bir şekilde pratik hayata ve sahaya yansıtılmalıdır.

Güçlü Türkiye güçlü KKTC demektir.

Sahaya derinlik ve genişlik kazandırmak bu bağlamda insan gücü ve sayısını da verimli kullanmak ile doğru orantılı olacaktır.

Savunma alanında dışa bağımlılığın azalması kendi kendine yeterli ve güçlü olabilmek, ülkeleri diplomatik masada da, sahada da güçlü kılacaktır.

En önemli kuvvet çarpanı savunma sanayinde ve teknolojik bazda çağı yakalamak ve ötesine geçmektir.

Doğu Akdeniz’de ve Kıbrıs adası çevresindeki Kıbrıs Türk halkının var olan doğal haklarının korunması, halel gelmemesi ve uluslararası hukuk ve siyaset sahnesinde kuvvetli argümanlar ile haklarımızın garanti altına alınmasının da en uygun yolu böylesine etkili ve geleceği gören projeler üretmekten geçeceğini herkesin bilmesi ve anlaması gerekmektedir.