Yapmadıkları bir bu kalmıştı, onu da yaptılar.

Birleşmiş Milletler Kıbrıs Barış Gücü, Taksim Sahası’na girişi engellemek için beton döküp dikenli tel çekmiş.

Bu hareketleri sonrası hala onlara “Barış Gücü” diyebilen kalmamıştır, kalmamalıdır.

Bu yapılan Kıbrıs Türk halkına açık bir hakarettir.

Kıbrıs Türk gençlerinin spor amaçlı kullanacağı sahaya girişi engellemenin kabul edilebilir bir yanı yoktur.

Son yaşadığımız bu olay, Kıbrıs’taki BM askerlerinin tamamen Rum güdümünde olduğunun ve onların çıkarlarına hizmet ettiklerinin, onların direktiflerini yerine getirdiklerinin en son kanıtıdır.

Bugüne kadar defalarca ispatladıkları yetmemiş anlaşılan ki güncelleme yapmak ihtiyacı hissetmişler ve taraf olduklarını gösterdiler.

Herhalde artık kimse çıkıp da “BM askerleri Kıbrıs’taki misyonunu tamamlamıştır” diyenleri eleştirmez.

BM askerlerinin Kıbrıs’tan çekilmesi kaçınılmaz bir hal almıştır ve milli bir politika olarak uygulanmalıdır.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun bu konuda atmış olduğu resmi adıma her alanda ve her koşulda destek vermeliyiz.

Gençlerin faydalanacağı bir alana bile Rum tarafından aldığı direktifle engel olmaya çalışan BM askerlerine artık “yeter” demenin zamanı gelmiştir ve geçmektedir de.

Kişisel siyasi kaygıları herkes bir tarafa bırakmalı ve bu yola katkı koymalıdır.

Gençlere koyulan engel bardağı taşıran son damla olmuştur.

Kimsenin Kıbrıs Türk halkının onur ve haysiyeti ile oynamaya hakkı yoktur.

Gençlerin önüne beton duvarlar dökmenin, dikenli tel engeller çekmenin başka izahı yoktur.

Ama bunlar nafile çabalardır.

Bizi ne o döktükleri beton ne de çektikleri dikenli teller durdurabilir...

Son sözü Milli Şair Mehmet Akif Ersoy İstiklal Marşımız’da zaten söylemiş:

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim: Bendimi çiğner, aşarım;

Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım...