Son seçimin üzerinden daha yeni bir yıllık süre geçti.

Ama bu kadar kısa sürede biz o kadar çok şey yaşadık ki..!

En basitinden, üç tane hükümet kurduk.

Şu an onunla devam etmekteyiz.

UBP mini kurultay yaptı.

Genel başkanını değiştirdi.

Araya bir de genel seçim sıkıştırdık.

Belediye sayılarını değiştirdik.

Tarihini de değiştirdik.

Anayasa mahkemesi bu duruma önce “olmaz” dedi.

Ama herkes uzlaşınca “olur” dedi.

Ve ardından da deprem felaketi geldi.

Şimdi önümüzde Türkiye seçimleri var.

Oldukça önemli bir seçim.

Sadece bizim coğrafyamız için değil.

Dünya coğrafyasına etki edecek bir seçim.

Türkiye gibi büyük bir ülke söz konusu olunca böyle olması son derece normal.

Orada da seçim için start verildi.

Adaylar netleşmekte.

Görünen o ki nefesimizi tutup izleyeceğiz.

Sonuçlarının bize etkileri noktasında farklı görüşler var.

Ama en ilginci, Türkiye seçim sonuçlarına göre muhtelif rüyalar görenler de var.

Elbette sonuçları bize de etki edecek.

Ama o kadar da değil.

Bunu net söyleyeyim.

Arkadaşlar belki erken uyanırlar.

Günün sonunda bizi Haziran ayında bekleyen bir seçim var.

Bir ara seçim.

HP Genel Başkanı Özersay’ın istifasıyla oluşan bir sandalyelik boşluk doldurulacak.

Anayasa bunu emrediyor.

Ama bize belli olmaz.

Yapay mıyız, yapmaz mıyız bunu şimdiden söylemek mümkün değil.

Normal bir ülkede olsak kesin yapılır diyebilirdik.

Ama bizde o normallik yok.

Anayasayı kaç kere ihlal ettik, sayısını unuttum.

Burada da aynısı olabilir.

Olacaktır da.

Bu yıl içerisinde kurultayı söz konusu olan UBP bu süreci mutlaka yine domine edecektir.

Her zaman olduğu gibi.

Türkiye’deki seçim sonuçlarına göre farklı rüyalar, beklentiler olduğundan bahsetmiştik.

Sözüm onlara.

Olmayacak arkadaşlar.

Sizin rüyalar bu sefer de gerçek olmayacak.

Süreci yine UBP yönetecek.

Gündemi yine UBP belirleyecek.

Bugünkü meclis yapısında “seçime gidelim” dediğinde bizi seçime götürebilecek tek parti UBP’dir.

Tam tersi bir şekilde, başkaları “seçim” dediğinde eğer UBP “olmaz” derse o seçim olmaz.

Bu kadar net.

Sanırım buna itiraz eden yoktur.

Çünkü çok açık bir gerçektir.

O zaman yapmamız gereken tek şey, bir erken seçimin UBP’nin işine yarayıp yaramayacağına bakmak olmalıdır.

Bunu biz bilemeyiz.

Mevcut siyasi tansiyona baktığımızda bir erken seçimin UBP aleyhine zarar vereceğini görebiliriz.

Ama siyasette her zaman için görüntünün yanıltıcı olabileceğini de unutmamak şart.

Hele ki de bizim ülkede.

O nedenle de erken seçim konuşmaya niyetlenenlerin UBP’yi iyi analiz etmeleri ve doğru teşhis koymaları gerekir.

Oradaki duruma bakıp ona göre niyetlenmek lazım.

Gerisi sadece boş haya olur.

Peki UBP seçim ister mi..?

İşte bunu söylemek çok kolay değil.

UBP öyle bir partidir ki her an her şey olabilir.

UBP için üç ay sonrasını söylemek, yorumlamak kolay değil.

O nedenle de erken seçim konuşmalarını şimdilik bir kenara bırakalım.

Ve unutmayalım, bunu belirleyecek olan ülkedeki siyasi dengeler değil, UBP’deki iç gelişmelerdir.

UBP’nin iç dünyası şimdilik çok net değil.

Büyük bir sessizlik var.

Fırtına öncesi sessizlik mi yoksa farklı bir durum mu yaşanıyor, bu da belli değil.

Bu yazının ana fikri de zaten bu.

Şu an ciddi bir belirsizlik süreci var.

Ve bu nedenle de “erken seçim” gibi büyük işleri konuşmak çok da doğru değil.

Boşa kürek çekmek olur.

Başka da bir şey olmaz…