Bazı isimler vardır ki marka değeri taşımaktadır.

Her alanda vardır bu isimler.

Spor, sinema, tıp, sanat ve bilim gibi hayatımızda yeri bulunan önemli faktörlerde yer etmiş isimlerden bahsetmekteyim.

Marka değeri derken, kastetmek istediğim bu isimlerin bilgi ve yetenekleri ile kendilerini alanlarında ispatlamış olduklarıdır.

Kolay bir mevki değildir.

Herkesin de yapabileceği, başarabileceği bir durum değildir.

Sadece bilmek yetmez.

Okumak tek başına yeterli olmaz.

Belirli bir beyin kapasitesinin de üzerinde olmak lazımdır.

Ayrıcalıklı olan nokta da esasen buradan başlamaktadır.

Yoksa hepimiz elimize kitapları alıp okur ve bu seviyeye ulaşırdık.

Elbette kitap okumak da insanlar arasında ayırt edici bir özelliktir.

Bunu da belirtmek gerek.

İnsan kitap okuyarak kendisinin mutlaka geliştirir.

Benim burada bahsettiğim başka bir noktadır.

Bir alanda ilk akla gelen isim olmaktan bahsetmekteyim.

Bu da kolay değildir.

İlber Ortaylı da bu isimlerden birisidir.

Ömrünü genel anlamda bilime, özellikle de tarihe adamış bir isimdir.

Dünya çapında bir markadır.

Önde gelen üniversitelerde eğitim almayı bir kenara bıraktım, bu okullarda dersler vermiş bir isimdir.

Katıldığı konferansların sayısını kendisi dahil bilen yoktur herhalde.

Tarih konusunda söylediği her söz, yaptığı her yorum kabul gören bir bilim insanıdır.

Ve bugüne kadar yanıldığı da görülmüş değildir.

Ama gel gör ki bizde durum böyle değil.

Birileri İlber Hocamın söylediklerinden bir hayli rahatsız olmuş.

Özellikle de Kıbrıs tarihine ilişkin sözleri bu arkadaşların keyfini kaçırmış.

Bugüne kadar kurdukları düzeni bozmuş olmasının paniği ile yaygaraya başlamışlar.

Onlara göre Kıbrıs’ı en iyi bilen kendileri.

Herhangi bilimsel bir dayanakları veya kaynakları olmadan hala konuşmaktalar.

Konuştukça da batıyorlar.

Artık komik bile değiller.

Gereksizler..

Evet, gayet açık söylüyorum, gereksizsiniz..!

İlber Hocama mal edilen “ne kadar cahilsiniz” lafı her halde en güzel yanıt olur.

Hocam konuşuyor, gerçekleri dile getiriyor.

Onlar da kuduruyor.

Ağızlarından köpükler getiriyorlar.

“Öfke cahilin sopasıdır” lafının doğruluğunu her açıdan ispatlıyorlar.

Kolay değil..

Yalanlar üzerine kurdukları sömürü düzeni karaya oturdu.

Biz oyuz, biz buyuz yalanlarının foyası meydana çıktı...

Artık avanta sağlayamayacaklar.

Ve bunun da biraz kuyruk acısı olmakta...