Kaç gündür ağlıyoruz.

Deprem bizi vurdu.

Sevdiklerimizi bizden aldı.

Öylesi ağır bir iz bıraktı ki, asla unutmayacağız.

Hem bizde, hem de Türkiye’de ruhlarımızda açtığı yaralar kolay sarılmayacak.

Tabii işin bir de maddi boyutu var.

Öncelikle yıkılan evler ve işyerleri.

Bunların mali boyutu yüksek.

Sonrasında yaşatacağı iş kaybı da ekonomi açısından ciddi bir handikap.

Ruhumuzdaki yaraların sarılması için yapılacaklar belli.

Aynen maddi yaraların kapanması için gerekenler de.

Şunu söylemek lazım ki, bu işler öyle facebook profili karartmakla olmuyor.

Yapmamız gereken daha başka bir çok şey var.

Vakit kaybetmeden bunlar için harekete geçmeliyiz.

İşin mali boyutu önemli.

Depremin ilk saatlerinden itibaren ülkemizde insanlar yardıma koştular.

Kimimiz yiyecek, kimimiz giyecek, kimimiz de nakdi yardımda bulundu.

Ve hala devam edenler de var.

Çünkü henüz bu iş bitmedi.

Deprem bile sürüyor.

Hala deprem boyutunda artçı sarsıntılar yaşanmakta.

Can kurtarmak maksadıyla çalışmalar sürüyor.

Yani, kısaca bu iş bitmed.

Hatta daha yeni başlıyor.

Ülke olarak yapmamız gerekenler var.

Özellikle yitirdiğimiz çocuklarımız başta olmak üzere.

Çocuklarımızın isimlerinin yaşayacağı, onlar gibi şampiyonlar yetişmesine vesile olacak bir spor salonu artık bu ülkenin onur meselesi olmuştur.

O salonu yapmak boynumuzun borcudur.

Bunun için de paraya ihtiyaç var.

İşte bu noktada ne üzücüdür ki; TAKKE DÜŞMÜŞTÜR VE KEL GÖRÜNMÜŞTÜR...

Facebook profili karatmaktan öteye geçmeyenlerin gerçek yüzlerini gördük.

İş paraya gelip dayanınca itirazlar çıkmaya başladı.

Neymiş, “biz zaten yardım yaptık”...

Ya da, “bu yapılan anauasaya aykırı”..

Maliye’ye gidip “paramı kesemezsiniz” diye dilekçe veren de oldu.

Dava açmaya hazırlanan da var.

Gerekçe ise, “bu paranın doğru yere gideceğinden şüphelerim var” şeklinde.

Yani şu mudur: “hükümet bu parayı başka yere harcayacak”..

Yani, salonu yapmayacak...

Bu kadar kolaydı yani..

Ben buna inanmıyorum, öyle bir şeye de ihtimal vermiyorum..

Bu konudaki samimiyete inanmaktayım.

Zaten başka da şansları yok.

Hele bir yapmasınlar...

Bu toplum onları yakar, kavurur..

Ve o ateşe ilk odunu da ben atarım..

Kimsenin bundan en ufak bir şüphesi olmasın..