Kapkaranlık…

Sağım, solum, önüm, arkam, kapkara…

Bir sarı ışık vuruyor yüzüme…

Upuzun çalan bir korna sesi duyuyor kulaklarım…

Kamaşıyor gözlerim…

Kapatıyorum bir anlık parıl parıl parlayan sarı ışığa karşı…

Nereden bileyim ki bir daha açamayacağımı….

Ellerim soğuyor….

Sesler bulanık…

Üşüyorum…

Derin bir sessizlikte bedenim…

Ama ben hep kendi kendime, “burada dikkat etmelisin” demiştim….

Uyarmıştım kendimi…

Ve hep yolda olan yaşlı anne, babamı…

Ben gencim…

Daha dikkatliyim derdim de….

Onlar…

Göremez… Duyamaz…

Ama ben…

Göremedim…

Fark edemedim…

Oysa defalarca, “buraya ışık koymalısınız” demiştim….

Neden insanlar birbirini dinlemez ki?

Zaten anlatamıyorum artık…

Sesim çıkmıyor…

Belki fısıldarım birilerinin kulaklarına…

Belki hissederler ….

Ama gittim ben…

Gitmek istiyor muydum?

Karanlık yollarda seyahat etmek…

Yıllardır…

“CAN”ımın gitmesi pahasına…

Arkamda gözleri yaşlı kişiler…

Ve belki bir ders alır, yolları karanlığa gömenler….