Ocak ayının tam ortası iki liderimizi kaybettiğimiz günlerin arka arkaya sıralandığı bir periyottur.

13 Ocak’ta Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı, 15 Ocak’ta da Varoluş Mücadelesi Liderimiz Doktor Küçük’ü anarız.

Anarız anmasına da, acaba ne kadar anlarız..?

Bugüne kadar geçen sürede onları ne kadar anlayabildik..?

Bu soruların yanıtlarını herkes kendi açısından yanıtlasın.

Ben kimsenin adına konuşmayacağım .

Ne anlamışsam onu anlatacağım.

Yazının başlığı, “Kıbrıs Davası Türkiyesiz Halledilemez” Doktor Küçük’ün sözleridir.

Kıbrıs Davası’nı en iyi anlatan ifadedir.

Kıbrıs Davası’nı çözmek isteyen varsa Türkiye’yi de bu çözüme dahil etmelidir.

Ama eğer niyet çözüm değil de başka bir şey ise o zaman da Türkiye’yi dışarda bırakacaksın.

Yani, niyete bağlı bir durum.

Daha doğrusu, niyeti anlatan bir davranış biçimi.

Doktor Küçük de Denktaş da; her ikisi de en başından Türkiye’nin Kıbrıs Davası’na dahil olması için çalıştılar.

İlk mücadeleleri bu oldu.

O dönemlerin Ankarası’nın Kıbrıs’a bakış açısının değişmesi için çabaladılar.

Ve başardılar.

Türk kamuoyunun hassasiyeti ile bu aşama geçildi ve varoluş mücadelesi başladı.

Türkiye’nin varlığı Kıbrıs Türkleri’nin varoluş garantisidir.

İşte bu nedenle Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığını ortadan kaldırmak birileri için ilk hedeftir.

Hatta tek hedeftir.

Tüm çabaları bunun içindir.

Önce Türkiye’yi aradan kaldırmak sonra da Kıbrıs Türkü’nün varlığını sonlandırmak.

Bu kadar net..!

İki liderimizi andığımız bugünlerde konuşmamız gereken en temel nokta bu olmalıdır.

Onların mücadelesinin temelinde yatan “Davayı Türkiye ile yürütmek” ilkesinin ne demek olduğunu iyi alamalıyız.

Bunu anladığımız zaman, hem Doktor Küçük’ü hem de Denktaş’ı doğru anlamış olacağız.

Onlar sadece anmak yetmez.

Anlamak da lazım.

Hatta önce anlamalı daha sonra anmalıyız.

Bugün olanları gördükçe onların sergiledikleri mücadelenin değeri daha fazla ortaya çıkmaktadır.

Alakasız her konuyu Türkiye’ye bağlayıp, yaşanan her sorunu Türkiye’ye mal edip toplumu provoke ettikten sonra çıkıp “baknı Türkiye bize ne yaptı” diyenlerin yegane emeli Türkiye’nin olmadığı bir platform yaratmaktır.

Ardından da Kıbrıs Türk halkını herşeye razı bir azınlık haline düşürmek..

O nedenle, Doktor Küçük’ü de Denktaş’ı da anarken, onların Türkiye aşkını asla unutmamalıyız.

Zaman zaman dönemin yöneticileri ile tartışsalar bile Türkiye’yi dışarda bırakmak, Türkiye’den kopmak gibi bir düşünceleri asla olmamıştır.

Bunu ne tarih yazar ne de hafızalarda böyle bir anı vardır.

Her ikisini minnetle anarken, onların ortaya koydukları mücadele çerçevesinde şekillenmiş olan yolumuzdan asla ayrılmayacağımızı dosta düşmana ilan ederim...