Bir duruma tepki gösterebilirsiniz.

Bir kurumu sevmeyebilirsiniz.

Hiç istemediğiniz şeyler olabilir hayatınızda.

Ama bunların tümüne yönelik olarak mutlaka bir tavrınız, çizginiz olur.

Devletler de böyledir.

Hiçbir şeyi yok sayamazsınız.

Ama biz yapıyoruz.

Biz, yani KKTC..

Bize göre AB diye bir yapı yok..!

Sevmiyoruz AB’yi.

İstemiyoruz.

Nedeni..?

İşte o tam net değil.

Rum tarafının üyeliğine bozulduğumuzu söylüyoruz bazen.

Bazen ambargo ve izolasyonlara kzıyoruz.

Ama çoğu zaman nedensiz bir tepki içerisinde oluyoruz.

Bu olabilecek bir durum değildir.

Kıbrıs Türk tarafının AB’yi inkar edecek, yok sayacak bir tavrı olmamalı.

Bunun ne bize bir faydası var ne de AB’nin çok umurunda.

Kendi kendimize çalıp oynuyoruz resmen.

Bu konuda acilen bir politika oluşturmalı ve AB ile temas haline geçmeliyiz.

Unutmamalıyız ki bu ülkenin yarıdan fazla nüfusu aynı zamanda AB vatandaşıdır.

Bu vatandaşlığın Rum tarafı üzerinden alınmış olması bile ayrı bir motivasyon oluşturmalıdır.

Çünkü bu durum “doğa boşluk tanımaz” lafının teyididir.

Siz eğer AB’ye küser ve boşluk yaratırsanız, kendi insanınızı kendi elinizle bir başka ülkeye muhtaç edersiniz.

Sırf bu yönü bile derhal bir AB politikası oluşturup temasa geçmemiz için yeterlidir.

Biz bir adım atalım.

Ama doğru bir adım.

Maksimalist olmamalı.

Yani daha ilk günden “tanınma” talebi olmaz.

Önce varlığımıza alıştırmalıyız.

Gerisine sonra bakarız.

KKTC’nin AB politikası nedir..?

 

Bir duruma tepki gösterebilirsiniz.

Bir kurumu sevmeyebilirsiniz.

Hiç istemediğiniz şeyler olabilir hayatınızda.

Ama bunların tümüne yönelik olarak mutlaka bir tavrınız, çizginiz olur.

Devletler de böyledir.

Hiçbir şeyi yok sayamazsınız.

Ama biz yapıyoruz.

Biz, yani KKTC..

Bize göre AB diye bir yapı yok..!

Sevmiyoruz AB’yi.

İstemiyoruz.

Nedeni..?

İşte o tam net değil.

Rum tarafının üyeliğine bozulduğumuzu söylüyoruz bazen.

Bazen ambargo ve izolasyonlara kzıyoruz.

Ama çoğu zaman nedensiz bir tepki içerisinde oluyoruz.

Bu olabilecek bir durum değildir.

Kıbrıs Türk tarafının AB’yi inkar edecek, yok sayacak bir tavrı olmamalı.

Bunun ne bize bir faydası var ne de AB’nin çok umurunda.

Kendi kendimize çalıp oynuyoruz resmen.

Bu konuda acilen bir politika oluşturmalı ve AB ile temas haline geçmeliyiz.

Unutmamalıyız ki bu ülkenin yarıdan fazla nüfusu aynı zamanda AB vatandaşıdır.

Bu vatandaşlığın Rum tarafı üzerinden alınmış olması bile ayrı bir motivasyon oluşturmalıdır.

Çünkü bu durum “doğa boşluk tanımaz” lafının teyididir.

Siz eğer AB’ye küser ve boşluk yaratırsanız, kendi insanınızı kendi elinizle bir başka ülkeye muhtaç edersiniz.

Sırf bu yönü bile derhal bir AB politikası oluşturup temasa geçmemiz için yeterlidir.

Biz bir adım atalım.

Ama doğru bir adım.

Maksimalist olmamalı.

Yani daha ilk günden “tanınma” talebi olmaz.

Önce varlığımıza alıştırmalıyız.

Gerisine sonra bakarız.