Bilmeyen Süper Güç  sanır.
Görmeyen Finlandiya  zanneder.
Halbuki KKTC’yiz sadece.
Kimsenin tanımak istemediği KKTC.
Hiçbir uluslararası geminin limana uğramadığı.
Hiçbir uçağın Havaalanına inemediği.
Vatandaşların herbirinin 3 pasaportunun olduğu.
Bireyin AB vatandaşı, toprağının AB dışı tutulduğu bir ülke.
İktidar olanın muktedir olamadığı.
Makamdakinin mütekabiliyet ile tanışamadığı bir ülke.
Ama bu bilinmeyen  ülkede Taht Oyunları var.
Bizans entrikaları hüküm sürüyor.
İmparatorluklara  kal orda diyecek kadar.
Osmanlı saltanat kavgalarından beter.
Burası KKTC.
****
Bütçesi bir avuç TL.
Bütçe daha geçmeden bilmem ne kadar açık olarak öngörülmüş.
Maliye Bakanlığı sadece maaş ödemekle yükümlü.
Ama uğrunda ölünecek bir Leyla.
Diplomatik seyahatler T.C. Diplomatik pasaportuyla ancak.
Ama makamlar tapılacak kadar makbul.
Avatar filminin hasılatı bile KKTC bütcesinden fazla.
E peki neden bu hırs?
Neden ille de KKTC makamları?
Neden nihai amaç koltuk?
İzahı var elbette.
Var da söylemeye dilim varmıyor.
*****
Herşeyin kişiselleştirildiği zamanlardayız.
Kimsenin gaylesi Devlet değil, ülke değil, halk değil.
Gayle sadece "BEN"
Bu gayle ile hükümetler yıkılabilir.
Bu uğurda saflar değişebilir.
Bu uğurda gemiler yakılabilir.
Hedefe giden her yol mübah çünkü.
Yalancılığı politika zanneden aklıevveller.
Devleti mıncıklamayı siyaset zanneden dahiler.
Travmadan muzdarip ezik egolar.
Hepsi işbaşında.
Hepsi Taht Oyunları derdinde.
Bir parça daha koparabilmek için.
Bir tutam daha statü elde edebilmek için.
Roma’yı yakan Neron’dan hiçbir farkları yok.
Neron Roma’yı yakmıştı.
Bunlar da KKTC’yi ya
kıp kavuruyorlar.