Ara seçim için siyaset kolları sıvadı.

Adaylar belirendi ve başvurular yapıldı.

Bu seçim aday bolluğu var.

Hem sağdan hem de soldan adaylar çıktı.

Bu yönüyle dikkat çeken bir seçim olacak.

Sağ partiler tam kadro kendi adaylarını gösterirken, bugüne kadar yarışta görmeye alışık olmadığımız sol partilerimiz de bu sefer yarışa dahil oldular.

“sağda ittifak” ya da “solda birlik” söylemleri olmadı denecek kadar minimum kaldı.

Böylesine geniş katılımlı bir seçimde Halkın Partisi yok.

Çünkü onlar bu seçime karşı.

Karşı çıkış gerekçelerinde haklılar.

Çünkü bu seçimin oluşmasına neden olan boşluğu yaratan onlar.

HP Genel Başkanı Özersay’ın istifası sonrasında bugünlere geldik.

Kudret Hocam bu konuda bir açıklama yaptı ve hem iktidarı hem de muhalefeti suçladı.

“menfaat ortaklığı modeli” diyerek ortaya koyduğu eleştirilerinin temel noktası daha fazla meclisteki yegane muhalefet CTP’ye yönelikti.

Özersay ana muhalefetin erke seçim yerine ara seçime oybirliği sağlamasına tepkili.

Peki ama neden..?

CTP ile bu konuda varılmış bir uzlaşı var mıydı..?

Önceden evet deyip sonradan farklı bir tutum mu sergilendi..?

Hepsinden önemlisi, elinde imkan vardı da kullanmadı mı..?

Bence bu üç sorunun da yanıtı “hayır”dır.

CTP sine-i millet konusuna katılmadığını en başından net bir şekilde açıklamıştı.

En başından farklı düşüncede olunduğunu söylemişlerdi.

Ve zaten bu yönde elinde bir imkan da yok..!

Peki Kudret Hoca bunları bilmiyor mu..?

Biliyor..

O zaman neden eleştiriyor..?

Çok fazla soru oldu ama konuyu anlatmanın da başka yolu yok.

CTP’nin ara seçim konusunda bir mesuliyeti olmadığını Kudret Hocam da çok iyi biliyor.

Ama başta da yazdım.

Bu seçimde hemen herkes sahada.

Sadece Halkın Partisi yok.

Herkesin seçim havasına girdiği böylesine kalabalık bir etkinlik içerisinde HP’nin çıkıp da seçime karşı argümanlarını anlatması mümkün değil.

Kimse dinlemez.

Herkes seçime endeksli.

Bu sonuca neden varıldığı mutlaka HP içerisinde iyi analiz edilmiştir.

Şimdi bu analiz sonucundan yola çıkılarak bir strateji belirlemek şart.

Ama bu strateji sadece eleştiri tabanlı olmamalı.

Sonrası için seçenekler içermeli.

Kabul edilmesi gereken ilk temel nokta HP’nin ilk seti kaybetmiş olduğudur.

Olayı bir tenis maçı olarak kabul edersek, maçın henüz kaybedilmediğini ama karşı tarafın ilk seti alarak avantaj sağladığını görebilmek önemli.

Şimdi önemli olan rakibe daha fazla set vermeden kazanmaya başlamak.

Önce maça ortak olmak, sonra da kazanma fırsatı yaratmak lazım.

Yoksa bu maç HP için iki sette biter.

Ve Halkın Partisi de küme düşer...

Acı ama gerçek...