Yeni haftaya Girne Kaza Mahkemesi’nde aylardır devam eden bir davam nedeni mahkeme önünde başladık. Sabahın erken saatleri olmasına karşın İş adamından, bürokratlara, benden başka gazeteci arkadaşlara ve toplumun değişik kesimlerinden pek çok kişiye rastladık mahkeme önünde.

Aslında mahkemelere gide gele oradakilerle bir göz aşinalığı oluştu. Bizi tanıyanlar yanımıza gelip soruyorlar “Hayırdır, siz buralarda” diye.

Benim uzun zamandır devam eden bir  “Çoronik” davam var. Sarayönü'nün unutulmayan renkli siması Çoronik’i eskilere sorun size anlatırlar.  Benimde benzer bir davam var işte devam eden.

Mahkemelerdeki yoğunluk gerçekten endişe verici boyutlarda. Gidip geldiğimde her seferinde bunu çok rahatlıkla görebiliyorum. Her yıl Adli Yıl açılışında Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Şefik’in söyledikleri tek tek vuku buluyor. Ama bu konuda şimdilik kimse kılını bile kıpırdatmıyor.

Mahkemelerin yoğunluğu her geçen gün daha da artıyor. Ve adalet maalesef geçiyor. İcra ve iflas ile ilgili yeni yasalara ihtiyaç var. Keza aynı şekilde Bilişim Suçları ile ve Sanal Para ile ilgili de yeni yasalara çok acil ihtiyaç var.

Mahkemelerin yoğunluğunu azaltacak yöntemler bulunmalı. Türkiye’de bu yapıldı, örneğin trafik kazalarında aracıya gidiliyor.

24 saat nöbet tutan Polis nöbet sonrası izin gününü mahkemede geçiyor. Polislerinde rahatlatılması lazım. Yüzbinlerce radar cezası için polisimiz postacılık yapıyor hala bu ülkede.

Bir yandan mahkemelerde adalet arayan insanlarımız diğer yanda ülkede sanat ve müze için uğraş veren insanlarımız.

Geçtiğimiz Pazar Günü Akdeniz Köyünde 8. Uluslararası Akdeniz Pişmiş Toprak Sempozyumu” 8 ülkeden 23 sanatçının katılımıyla gerçekleşti.

Lapta Alsancak ve Çamlıbel Belediyesi ile Alashia Terracotta Sanat Topluluğu tarafından organize edilen 8. Uluslararası Akdeniz Pişmiş Toprak Sempozyumundaki sunumlar ve sonrasındaki görsel şölen görülmeye değerdi.

Üstat Mete Hatay’ın “Yağmadan Müzeciliğe Kültürel Miras” konulu sunumu gerçekleri bir kez daha yüzümüze vurdu. Türkiye’den gelen uzmanların anlattıklarını ise deyim yerinde ise “azımız açık” dinledik.

Lapta Alsancak ve Çamlıbel Belediye Başkanı Fırat Ataser’in sunumlar sonrası söyledikleri ise durumun vahameti açasından önemliydi.

Ataser “biz Türkiye’deki Belediyelere gidince bizi oranın ilk kültürel ve tarihi mirası karşılıyor. Oysa bunca uygarlığın olduğu KKTC’de hiçbir belediyede bu yok. Bu durumu düzeltmedikçe kültürümüze sahip çıkmadıkça işimiz çok ama çok zor”

Ataser’in söylediklerine aynen katılıyorum. Başkan Ataser bu konuda hayli iddialı. Ülkede İlk Denizaltı Müzesi için kolları sıvamış. Çok yakında bunun müjdesini halkımız ile paylaşacakmış.

Son olarak Küratör ve Sanatçı Ayhatun Ateşin’in canlı performansı ile bir heykelin fırından çıkarılışına şahitlik ettik. Tek kelime ile muhteşemdi.

Kısacası sevgili okurlar, kültürümüzü korumamız, müze ve ören yerlerimizi çoğaltmamız gerekiyor. Öbür yandan adaleti de iyileştirmemiz lazım acilen. 40 yıllık yolculukta çok geri kaldık bazı şeylerden. Şimdi iki kat daha fazla çalışıp bu açığı kapatmamız gerekiyor.