TSK ve Güvenlik Güçleri TBMM’den almış oldukları yetki ile sınır ötesinde tehdidi uzaktan ve kaynağından yok etmek maksadıyla muhtelif harekat ve görevler ifa etmektedir.

Terörle mücadele kapsamında; Suriye kuzeyi ile Irak’ın kuzeydoğusuna ağırlıklı olarak bu operasyonlar icra edilmektedir.

Türkiye için bu durum hayati olup; milli güvenlik ve beka sorunu olarak görülmektedir.

Ortadoğu coğrafyasında ABD başta olmak üzere teröristlere açık bir şekilde silah ve lojistik yardımlar yapılmaktadır.

Bu yardımlar oldukça geniş bir paket halinde yapılmaktadır.

30-35 bin tır silah, mühimmat ve yiyecek yardımı çap olarak bir kolordunun teşkil ve teçhiz edilmesine yetecek seviyededir.

Bu günlerde her an başlayabilecek olan Suriye kuzeyine derinlikli bir bölgede; hedefi sadece şer odakları olacak olan operasyon gündemde bulunmaktadır.

Burada Türkiye’nin talep ve beklentileri ile Atlantik ile Batı’nın talepleri uyuşmamakla birlikte adeta bir yarış içerisinde bulunmaktadırlar.

Nedir bu yarış ve ısrar durumu?

Şimdi buna bir göz atalım.

Uluslararası belirli güçler ne istiyor?  

Türkiye ne istiyor?

Aslında Türkiye’nin ne istediği çok basit ve gayet açıktır.

Sınırlarının yanı başında bir terör koridorunun oluşturulmasını ve sınırlarının tehdit altında olmasını istemiyor.

Bu durumda en doğal bir hak ve meşru müdafaa konusu; diğer güçler ise ısrarla bu bölgede Türkiye’nin güvenliğinin aleyhine bir terör unsuru yaratmaya çalışmaktadır.

Dolayısıyla da Türkiye’yi güçsüz bir ülke ve kontrol edilebilir bir konumda tutmak istiyorlar.

Görüldüğü gibi ortak mücadele ve işbirliği yapılması gereken konularda taban tabana emel ve beklentilerde farklılıklar mevcuttur.

Türkiye bu konuda kesin kararlıdır.

Bunun sonucu olarak bugüne kadar Suriye kuzeyine dört büyük operasyon/harekat icra edilmiştir.

Beşincisi de yoldadır.

An meselesidir.

Fırat Kalkanı – Zeytin Dalı – Barış Pınarı – Bahar Kalkanı olarak isimlendirilen harekat serilerinde amaç aynı ve tektir.

Maksat hasıl oluncaya kadar da tereddütsüz devam edecektir.

Bu işin pazarlığı olmaz.

Kararlılığı olur.

Suriye ve Irak’ın kuzey bölgeleri Afrin – Tel Rıfat – Münbiç vb. Kandil olmaktan çıkarılmalıdır.

30 kilometrelik güvenlik ve istikrar kuşağı mutlaka tesis edilinceye kadar gerekli tedbirler alınacaktır.

Operasyonlar devam edecektir.

Rusya ve ABD’nin Türkiye ile imzaladıkları protokol ve mutabakatlara uymaları, diplomatik olarak zorlayıcı diplomasi de devreye sokularak bölgedeki terörist unsurlara destek sağlamaktan vazgeçilmelidir.

Yıllardır süren bu anomali olaylara ve terör konusuna kalıcı olarak son verilmelidir.

Aydınlık yoluna, inançlı, kararlı ve güçlü bir şekilde, huzur, istikrar ve güvenlikli olarak Türkiye devam edecektir.

Bedelin bedelini ödeyerek daha sağlam bir Türkiye inşa edilecektir.

Yeni Güç, Yeni Türkiye bölgesine barışı hakim kılarak milli hedefleri doğrultusunda, milli menfaatlerine uygun bir şekilde; vizyonu ve misyonu ile uyumlu ve entegre olmuş olarak hareket edecektir.

Olması gereken de budur.

Başka bir yol yoktur.

Olamaz da.

Sevgi ve saygılarımla...

NOT: Suriye kuzeyine beşinci askeri operasyon eninde sonunda mutlaka icra edilecektir. İlerleyen savunma sanayi ve gelişen teknolojik imkan ve kabiliyetlerin de kullanılması ve operasyon alanına yansıtılması suretiyle malum tehdit ve tehlikelerin terörist odaklı olarak bertaraf edilmesi sağlanmalıdır. Sınırlı güç kullanımı marifetiyle etkin bir sonuca ulaşılması elzemdir. Bu durum Türkiye’yi diplomasi masasında da daha güçlü bir konuma getirecektir.