Ülke siyasetimiz hiç olmadığı kadar dingin bir dönem yaşıyor.

Her ne kadar da dıştan bakıldığında işler yolunda gibi görünmese de, siyasi yaşamımız çok da sıkıntılı değil.

Yılbaşında yapılan seçimin ardından gerek hükümet kurulması gerekse UBP’de yaşanan başkanlık değişiminin ardından bir “huzur tüneli”ne girdik.

Yerel seçimin çekişmeli geçen belirleme sürecini de geride bırakarak, önümüze seçim tarihini koyduk.

Şimdilerde aday belirleme çalışmaları yapılıyor.

Partilerimiz bulabildikleri yerde kendi adaylarını çıkarırken, bulamadıkları yerlerde ise kendilerine yakın gördükleri isimleri destekleme şeklinde çalışmalarını sürdürmekte.

Bu sürecin de sonrasında seçim için son düzlüğe girilecek.

Seçim sonuçları da az önce bahsettiğimiz “huzur tüneli”ne pek etki etmeyecek.

Çünkü tüm partilerimizin de kavgaya mecali yok.

Siz bakmayın öyle atıp tuttuklarına.

Kürsüye ya da ekrana her çıkan mangalda kül bırakmıyor.

Özellikle de muhalefet iktidardaki partilere hodri meydan çekiyor.

Ama onlar biliyor ki bu iş olmaz.

En azından şimdilik.

Çünkü öyle bir dönemdeyiz ki, bilinmeyi çok fazla.

Aynı pandemideki gibiyiz.

Daha önce hiç yaşamadığımız bir süreçteyiz.

Siyasetin girdiği huzur tünelinin ucunda henüz bir ışık belirmedi.

Daha ne kadar sürer bilinmiyor.

Tünelin sonunda bizi tam olarak neyin beklediğini de bilmiyoruz.

Yüksek ihtimalle tünel sonrası tüm ayarlar değişecek.

Siyaset yeni ayarlarına kavuşacak.

Ve fabrika ayarlarına da geri dönüş olmayacak.

Herkes de bunun farkında.

O nedenle ortalık şimdilerde ortalık süt liman.

Bakalım daha ne kadar sürecek.

Bu tünelden ne zaman çıkacağız ve çıktığımızda bizi neler bekliyor olacak...