Deprem felaketinden çok fazla bir ders almadık.

Bunu bugün itibarıyla çok net söylemek mümkün.

Sadece biraz korktuk ve çokça da üzüldük.

Hepsi bu kadar.

Oysa almamız gereken öyle dersler vardı ki.

Ve yapmamız gereken o kadar çok iş vardı ki…

Ama olmadı..

Ne ders aldık ne de işe koyulduk.

İlk başlardaki şokun etkisini atlatır atlatmaz yine siyasete başladık.

Şöyle de bir durum oluştu ki “Siyasetten Başka Bir Şey Bilmiyoruz” diyesim geliyor.

“İşimiz gücümüz siyaset olmuş” dememe ramak kalıyor.

Ama olmuyor, diyemiyorum.

Demiyeceğim de..!

Çünkü bilmiyoruz..!

Her işi döndürüp dolaştırıp bağladığımız siyaseti bile doğru düzgün yapmıyoruz.

Yapabilseydik eğer bugün bu halde olmazdık.

Siyaseti devreye sokar ve tüm sorunlarımızı çözer, tüm dertlerimizden kurtulurduk.

Ama zaten yaptığımız siyaset biçimi bizim en büyük sorunumuz, bitmeyen derdimiz.

Tam bir kısır siyaset alanı yarattık.

Ve bu alanın kısır döngüsünde tepinmeyi marifet saymaktayız.

Sadece konuşarak attığımız turları mesafe kat etmek zannediyoruz.

Yanılıyoruz, aldanıyoruz.

Daha da önemlisi zaman kaybediyoruz.

Dün akşam bir deprem olsaydı şu an ne halde olacaktık diye hiç düşündünüz mü..?

Tek kelimeyle felaket olurdu..

Uzman raporları ortada çünkü.

İşte bu yüzden artık herkes için şapkayı önüne alıp düşünme zamanı gelmiştir.

Siyasete ya ara verelim ya da doğrusunu öğrenelim.

Çünkü fazla zamanımız yok.

Herkesin “inşallah gece deprem olmaz da gündüz olur” dediği bir dünyada bizler tam tersine bir durumdayız.

Çünkü çocuklarımız riskli binalarda.

Sadece bu bile ne kadar yanlış yaptığımızı göstermeye yeter..

Bilmem anlatabildim mi..!