Sıklıkla kafamızı en çok yoran şeydir, insanlarla olan ilişkilerimiz…

Yaptığımız onca şeyden sonra (?) karşı tarafın bize reva gördüklerinden bahsediyorum.

Halbuki amma da paralamışızdır kendimizi.

Yoktan var etmiş, kendimize ve diğer her şeye rağmen direnmiş, iyi ve güzel olan şeyler için bütün benliğimizle mücadele etmiş ama sonunda sıradan ve son derece ortalama bir yanıt ya da tepkiyle karşılık almış olabiliriz…

Hal böyle olunca ister istemez öfkeleniyoruz!

Böyle zamanlarda, olayları bir kez daha gözden geçirebilmek için filmi geri sarmak ve bu kez daha ağır bir biçimde yeniden izlemek doğru bir karar olacaktır…

Nerede hata yaptık?

Bu etapta objektif olabilmek son derece önemlidir.

Bundan önceki süreç hızlı gelişmiş ve haliyle arada birçok detay atlanmış olabilir.

Düşünürken, sistemsel olarak son derece mekanik ve yüzeysel biçimde davranmış ya da konuşmuş olabiliriz.

Çünkü olaylar karşısında zihnin verdiği ilk tepki, elbette kendini korumak için verdiği içgüdüsel tepkilerdir.

Ağızdan çıkan sözler ya da bedenen verilen tepkiler (mimik gibi) tam da bu aşamada ve bu nedenle kontrolden çıkabilir.

Bu yüzden yanlış ya da eksik anlaşılmış olabiliriz…

Yeniden ve ağır çekimle gözden geçirdiğimiz olaylarda bir hata yaptığımızı düşünmüyorsak o zaman şimdi ne kadar anlaşılır davrandığımızı düşünmeliyiz…

Kilit cümle burada:

“Kimse bilgisi olmayan şeyle suçlanamaz!”

Yani kendimizi ne kadar paralarsak paralayalım, eğer kendimizi karşı tarafa yeterince ifade edemediysek veya karşı taraf bizi bir nedenden anlayamadıysa, bundan önceki her şeyi unutun!

Çünkü yeniden başlayacağız…

Bu kez daha sakin ve daha anlaşılır olmaya gösterelim, lütfen!

 

Gerekirse tane tane ama özenle seçilmiş kelimelerle, her iki tarafı da incitmeyecek bir üslupla yapılacak sakin bir konuşma, emin olunuz ki işleri yoluna sokmaya yetecektir…

Konuşmanız tamamlandıktan sonra, artık emin olabilirsiniz.

O her şeyi biliyor!

Şimdi geriye yaslanıp durum ya da olay karşısında, karşı tarafın vereceği tepkileri içiniz ve vicdanınız rahat bir biçimde bekleyebiliriz…

Ben kefilim, elinizden geleni yaptınız!