Biz değil miydik çoklu pasaporttan şikayet eden?

Kimsenin iplemediği bir ülkeyiz diye yerinen.

Güzel bir hayal değil miydi yıllardır kurduğunuz?

Eurovision’a şarkıcımızla gitmek.

Olimpiyatlarda koşturabilmek.

Brezilya ile şampiyonada futbol oynamak.

E ne olduk şimdi?

Ya tanınırsaktan mı korktuk?

Alıştık mı bir başımıza olmaya!

Uluslararası hukuktan kopmuşluk mu işimize geliyor?

Ne olduk da başladık bağırmaya!

Hem daha tanınmadık ki ey ahali.

Tanınmamız dile getirildi sadece.

******

Tanınmaya hazır olmak ne mesela!

Hazır değiliz dendi.

Biz tanınmayız yahu diye dalga geçildi.

Tanısın bakayım önce Türkiye diye ciddiye alınmadı.

Bir kere eğri oturup doğru konuşalım.

Tanınmak için hazırlık mı gerekiyormuş.

E 40 senedir Devletiz demiyor muyuz eşe dosta.

Hazır olmak da neyin nesi?

Referanduma Evet derken yine Devlet yönetmeyecek miydik?

Tanınmakla pratiğin bağı yok.

Tanınmakla hazır olmanın ilişkisi yok.

Tanınırsın ve yerini alırsın.

Gereğini de bal gibi yaparsın.

******

Bütün bunlar son günlerin korosu.

Hepsinin ortak yanı olumsuzluk.

Türkçesi ya tanınırsak korkusu.

Çünkü biz anomaliyi normal saydık.

Çünkü bildiğimiz şeytanı tercih etmeyi öğrendik.

Bilmediğimiz melek işimize gelmiyor.

Biz alıştık kısacası sırça köşkümüze.

BM üyeliği güzel de sadece özenelim.

AB hoş da sadece yaptırımsızı.

IMF işe yarar ama neden borç ödeyim.

Bizim hikayemiz bu aslında.

İster gibi yapıp istememek.

Yani mış gibi konuşmak.

Miş gibi yaşamak.

Sahyetiz biz sahte.

Topyekün hem de.

Her şeyimiz fake bizim.