Bazen öyle işler yaparız ya da öyle laflar ederiz ki, sonradan biz bile şaşarız.

“bunu ben mi yaptım” veya “bunu ben mi söyledim” diye sorarız.

Buna halk arasında “ne yaptığını ve ne dediğini bilmemek” deriz.

Bir de, yaptıklarımızı ve söylediklerimizi kimsenin anlamadığı durumlar vardır.

İnsanlar gelip sorarlar, ama anlatmayız.

Çünkü niyetimiz gizlidir.

Ama öyle bir niyetimiz yoksa anlatırız, herkes anlar.

Bir de, yaptıklarımızın ve söylediklerimizin aslından farklı anlaşıldığını veya farklı mecralara çekilmek istendiği durumlar vardır.

Aslında öyle olmadığını anlatmak için uğraşırız.

Görüntü olarak da en kötüsü buymuş gibi duruyor olabilir.

Ama bence değil.

Bence en kötüsü gizli bir niyetle yaptıklarımız ve söylediklerimizdir.

Öyle şeyler yaparız ve öyle şeyler söyleriz ki..

Tek hedefimiz deşifre olmadan amacımıza ulaşmaktır.

Ve ne yazık ki çoğu zaman bu yolda gerçeklerden de uzaklaşırız.

Her şey mübahtır.

Bizim için önemli olan tek şey amacımızdır.

Çoğu zaman gözümüz de kararır.

Kimseyi göreyiz.

Kulaklarımız tıkanır.

Kimseyi duymayız.

Yerine göre konuşuruz, yerine göre susarız.

Kimi zaman parolamız “sin da gulle geçsin” olur.

Kimi zaman da “tavşana kaç tazıya tut” lafını şiar ediniriz.

Tuhaf haller, zor durumlar.

Allah kimseyi bu hale düşürmesin.