Trafik kurallarına uymak ve uyulmasını sağlamak bir eğitim ve kültür meselesidir.

Bu kültürün tam olarak yerleşmesi ve sürücülerin beyin hücrelerine inhisar etmesi unutmayalım ki bir sürecin ve bir kültürün parçasıdır.

Aynı zamanda çağdaş uygarlık derecesinin de önemli bir ölçüsüdür.

İnsanların nasıl araç kullandıkları, öz trafik disiplin ve anlayışları ve eğitim seviyeleri açısından da belirgin bir ölçüdür.

Bir ulusun gelişmişlik düzeyi bazı milli dinamiklerinin uluslararası platformlarda uyumluluk göstergeleri ile doğru orantılı olarak tecelli etmektedir.

Hani derler ya, bir milletin olgunluğu, medeniyeti, kültür yapısını anlamak için eğitim-sağlık-ekonomi sistemlerini anlamamız yeterli olabilir.

Ancak bunun da ötesinde insanların nasıl yaşadıklarına ve nasıl öldüklerine de bakmanız ve bu durumu analiz etmeniz de önemli sonuçlara vasıl olmanızı sağlayacaktır.

Bu genel global girizgahtan sonra ülkemizde bu konuda durum nedir, ona bakalım ve birkaç söz de söylemiş olayım.

Ülkemizde bu anlamda henüz bir standart sağladığımızı ve kamuoyu vicdanını tatmin edici seviyede olduğumuzu maalesef ifade edemiyorum.

Radikal önlemler almak, farkındalık yaratmak ciddi tedbirler almak hayati önem taşımaktadır.

Başta genel hususlar kategorisinde de vurguladığım gibi bu mesele bir günde, bir haftada çözülecek bir durum değildir.

Zamana, eğitime ve alt yapıya ihtiyaç vardır.

Bu mesele doğal olarak tüm çözüm girdileri ile birlikte zorlu bir süreci gerekli kılmaktadır.

Bir şeyin bedelini ödüyorsanız, hem de acı bir şekilde ödüyorsanız onu öğrenmeniz ve idrak etmeniz, bu konuda bir bilinç kazanmanız ve idane ettirmeniz de sürecin bir parçası haline gelmeniz için yeterli ön koşulu içermektedir.

Ancak gelin görün ki bizde bu durum farklı şekilde cereyan etmektedir.

Ne yazık ki hem bedel ödüyoruz, hem de öğrenmiyoruz.

Hal böyle olunca çok ciddi kayıplar yaşıyoruz.

Hem milli servetten, hem de kişisel varlıklarımızdan kaybediyoruz.

Trafik kurallarına uymamak, direnmek ve seyir halinde başkalarının hayatını hiçe saymak kabul edilebilir bir durum olamaz.

Hele hele bu konuda vandallık, voyvodalık yapmak asla doğru bir metot olamaz.

Trafik ve yol güvenliği, artan araç ve sürücü sayısına bağlı olarak yetersiz yol şebekesi ve yetersiz eğitim ile birleştiği zaman ortaya dehşet manzaraları çıkması da kaçınılmaz bir hale gelebilecektir.

Nitekim bu türden üzücü ve düşündürücü olaylara tanık olabiliyoruz.

Duyarlı ve sorumlu vatandaşlar da, ilgili sorumsuz trafik teröristlerini uyardıkları zaman da hiç istenmeyecek edep dışı vahim hadiselere maruz kalmaktadırlar.

Yakın çevremizde yaşanan bu olayları büyük bir şaşkınlık içerisinde izliyoruz.

Dönüp baktığımız zaman trafiğin toplumsal bir sorun sarmalına evrildiğini, ülkenin en önemli meselesi haline geldiğini açık açık görmekteyiz.

Bu konuda toplumsal ve topyekün bir seferberlik başlatılması, problemin kaynağında yok edilmesi açısından son derece gerekli olduğunu görüyoruz, anlıyoruz.

O halde trafik eğitimi ve bilgisi ilköğretim aşamasından itibaren eğitim sistemine ithal edlmeli ve yaşam boyu sürdürülebilecek şekilde devam ettirilmelidir.

Güvenlik birimleri de teknoloji ile paralel bir biçimde etkin ve caydırıcı denetim fonksiyonlarını yerine getirmelidir.

İşin özü ve özeti, herşeyin başı eğitim ve gene eğitimdir.

Bu mesele ancak bilinçli, eğitimli, duyarlı vatandaşların topluma kazandırılması ile çözülebilir.

Yazıma son verirken malum hatırlatma formülünden de bahsedeyim.

Trafiğe, yollara aracınızla çıktığınız anda UYSAL formülünü tatbik ederek aracınızı sürünüz.

UYSAL

U: Uykusuz

Y: Yorgun

S: Süratli

AL: Alkollü asla direksiyon başına geçmeyiniz.

Yerine konulamayan, yedeği olmayan insan ve hayatından daha kıymetli hiçbir şey olamaz gerçeğini de bir an olsun aklınızdan çıkarmayınız.

Son söz olarak da, sürücü asalet ve vakıflarından olmazsa olmaz olan saygılı olmayı, etik değerlere bağlı kalmayı her zaman muhafaza ediniz.

Saygılarımla, esenlikler dilerim..