Yasalar üzerinde bir mülkiyet hakkı olsaydı acaba ne olurdu..?

Yasaların sahibinin kim olduğuna ilişkin olarak üç sınıftan bahsedebiliriz.

İlk sıraya yasaları yapanları yazalım.

Yani yasamayı.

Sonuçta yasa bir ürünse onu üreten de yasamadır.

Bu yönüyle mal sahibi yasama olabilir.

İkinci sıraya da yasaları uygulayanları yazalım.

Yani yargı erki.

Yasaların esas gücünü hayatımıza katan yargıdır.

Bu yönüyle de yargı mal sahibi sayılabilir.

Üçüncü sırada ise kamu var.

Yani halk.

Yani biz.

Yani hepimiz.

Bu gruba ilk iki grup da, yasama ve yargı da dahildir.

Yasalardan etkilenen kesim olarak kamu yasaların gerçek hak sahibi sayılabilir.

Durum aynı mektup olayındaki bir boyuttadır.

Mektubun sahibi onu yazan mıdır yoksa alan mıdır..?

Cevap kişiye göre değişir.

Peki bu konuya neden girdik..?

Herhalde bu soru çoğunuzun aklına gelmiştir, bu satırları okurken..

Geçen hafta başlayan ve bu hafta başında durulan bir tartışmadan dolayı bugün bu satırları okumaktasınız.

Mühendis ve Mimarların yasasına ilişkin tartışma..

Hükümet yasayı değiştirmeye el attı.

Mühendis ve mimarlar da tepki gösterip yasanın mevcut haline sahip çıkmak istediler.

Çok ilginç bir durum oluştu böylelikle.

Meslek örgütü “yasama dokunma” derken, hükümet de “o yasayı yapan benim” dedi.

Sonuçta taraflar uzlaştı uzlaşmasına da, belli ki bizler bu gibi tartışmaları farklı alanlarda ve farklı konularda görmeye devam edeceğiz..

Bakalım o süreçler nasıl gelişecek ve bizlere neler getirecek...