Yaşlıysan eğer bu ülkede, görmeli gözlerin gençliğindeki gibi…

Tutmalı elin, ayağın; götürmeli seni istediğin her yere…

Belki yalnızlık vurmuştur seni…

Kaybetmişsindir 50 yıllık hayat arkadaşını…

Gözlerin dolu dolu, pişirmelisin yemeğini…

Temizlemelisin evini…

Düşersin hastane ortamına da, yürüyemezsin ya tuvalete…

Kirletirsin altını da ararsın temizleyecek birini…

Yana, yana, bir bakıcı…

Bir yardımcı…

Tutsun elimden dersin…

Tutsun da, döndürsün beni “İNSANLIĞIMA”…

Haykırmak istersin “YAŞLIYIM BEN, YAŞLI”…

….

Varsa eğer cebinde maaşın…

Bulabilmişsen bir bakıcı…

İşte şanslı olanlardansındır…

….

Kim sahip çıkıyor bu ülkede yaşlılara?

Kim destek veriyor?

Kim “insani koşul” ortamı oluşturuyor…

Devletin görevi olmak zorunda değil mi bu?

Var mı bu ülkede “İNSAN HAKLARI”?

Hani yaşlı evleri…

Hani hemşireler…

Kim denetliyor?

Sürekli ziyaretler yapılıyor ya, binlerce vatandaşımızın olduğu İngiltere’ye…

Korkuyor oradaki yaşlı vatandaşlarımız kendi ülke toprağına dönmeye…

Sırf bu yüzden…

Sırf orada insani koşullarda yaşam sürdükleri için…

Her gün hemşireleri evlerine kadar geldiği için…

Evleri yoksa, devlet tarafından , yaşlıların olduğu ortamda, kendilerine ait, küçük bir ev tahsis edildiği için…

Daha neler neler yazılır da…

Neye yarar ben de bilmiyorum…

Sahip çıkılmayan engelliler ve yaşlılar…

Özür dilerim kendi adıma…

Özür dilerim ki bu sistem içinde  sizin için bir şey yapamıyorum…

Yapmaya çalışsam da ilerleyemiyorum.