Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sayısız genç, hayalleriyle büyüyor. Kimi sanatta, kimi sporda, kimi bilimde, kimi sahnede… Her biri kendi yeteneğiyle ülkesine değer katmak, adını duyurmak istiyor. Ancak yıllardır aynı döngünün içinde sıkışıp kalmış bir düzen var. Hep aynı isimler, hep aynı yüzler, hep aynı çevreler… Peki bu gençler ne zaman sahne alacak? Ne zaman onlara "Şimdi sıra sende" denilecek?
Artık bu topraklarda yaşayan gençlere ciddi anlamda alan açmanın, onları sadece alkışlayan değil, gerçekten destekleyen bir sistem kurmanın zamanı geldi de geçiyor. Bu sadece bir temenni değil, bu bir zorunluluk. Çünkü gençliğini kaybeden bir toplum, geleceğini de kaybeder.
KKTC’deki devlet yetkilileri, yerel yönetimler, belediyeler ve karar mercilerinin artık gençleri sadece sloganlarla değil, somut adımlarla desteklemesi gerekiyor. Onlara ait etkinlik alanları, fonlar, burslar, projeler, eğitimler ve sahneler yaratılmalı. Genç bir tiyatrocu neden hep beklemede kalsın? Genç bir sanatçı neden eserini sergileyecek bir galeri bulamasın? Genç bir sporcu neden sponsor bulmak için kapı kapı dolaşsın?
Her yıl onlarca, yüzlerce yetenekli gencimiz ya ülkeden gidiyor ya da umudunu yitiriyor. Neden mi? Çünkü bu ülkede “hep aynı insanlarla” çalışıldığı için. Hep aynı kişilere projeler gittiği, aynı yüzlerin ekranlarda ve sahnelerde döndüğü için… Gençler yalnızlaşıyor. “Ne yaparsam yapayım fark edilmeyeceğim” duygusuyla içlerine kapanıyor. Ve bu ülke, kendi geleceğini eliyle kaybediyor.
Artık bu kısır döngüye bir son verilmeli. Genç yeteneklere kapılar açılmalı, onların sesine kulak verilmeli. Onların projeleri ciddiyetle dinlenmeli, fikirleri önemsenmeli. Çünkü o gençlerin arasında bir gün bu ülkenin sanatını dünyaya tanıtacak bir yönetmen, uluslararası başarı elde edecek bir sporcu, ses getirecek bir yazar, çözüm üretecek bir mühendis olabilir. Ama bu yalnızca onlara alan tanındığında mümkün olabilir.
Yıllardır sahada mücadele eden, üretmek isteyen, fakat “tanıdık çevrelerin” dışında kaldığı için hep geride bırakılan gençlere borcumuz var. Bu borç; adaletin, eşitliğin ve umut dolu bir geleceğin borcudur. Gelin bu borcu hep birlikte ödeyelim.
Devletin, yerel yönetimlerin, sivil toplumun ve toplumun her kesiminin gençleri öncelemesi, onlara gerçek anlamda yatırım yapması gerekiyor. Çünkü bir ülkenin kalkınması yalnızca binalarla, yollarla değil; o ülkenin gençlerine verdiği değerle ölçülür.
Bugün gençlere alan açmazsak, yarın geleceğimizin olmadığını fark ederiz. O yüzden çağrımız nettir: Artık hep aynı isimlerle yürümeyin. Yeni yüzlere, taze nefeslere, genç fikirlere yer verin. Onlara inanın, destek olun. Çünkü onlar sadece bugünün değil, yarının da umududur.