Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), 1983 yılında ilan edilen bağımsızlığıyla birlikte kendi bayrağını, meclisini ve yönetimini oluşturdu. Ancak aradan geçen yıllara rağmen hâlâ Türkiye Cumhuriyeti’nin İstiklal Marşı’nı kullanıyor olması, bağımsızlık ruhunun tam anlamıyla tamamlanamadığını gösteren sembolik bir boşluk yaratmaktadır.
Elbette Türkiye ile kardeşliği, tarihi bağları ve ortak mücadelesi inkâr edilemez. Fakat bu durum, KKTC’nin kendine has bir ulusal marşının olmaması gerçeğini değiştirmez.
Ulusal marşlar, bir milletin geçmişini, mücadelesini, özlemlerini ve kimliğini anlatır. KKTC halkı da 1974 Barış Harekâtı sonrası şekillenen, acılarla yoğrulan ve hâlâ tanınma mücadelesi veren bir devletin evlatlarıdır. Bu halkın yazgısı, hikâyesi ve ruhu başka bir marşta kendine has bir şekilde dile gelmelidir. Kendi İstiklal Marşı, KKTC’nin uluslararası tanınma sürecine de güçlü bir sembol olarak katkı sunacaktır.
Elbette bu bir ayrılık değil, aksine kimlik inşasının doğal bir adımıdır. Tıpkı KKTC bayrağının Türkiye bayrağına benzese de kendine özgü olması gibi, marşı da dostlukla ve saygıyla Türkiye’den ayrı ama ruhen kardeşçe var olabilir.
Kıbrıslı şairler ve besteciler bu görev için hazırdır ve bunu kendine öz yazma kabiliyetleri vardır. KKTC'nin direnişini, var oluşunu, barış özlemini ve Akdeniz'deki stratejik duruşunu anlatacak bir marş, hem içerideki birlik duygusunu pekiştirir hem de dünyaya güçlü bir mesaj verir. Artık vakit, Kuzey Kıbrıs’ın sesiyle kendi marşını söyleme vaktidir.